Sizi yakından tanıyabilir miyiz, kendinizden bahseder misiniz?
Aslen Emirdağlıyım. Marmara Üniversitesi-Hukuk Fakültesi’nden 1999 yılında mezun oldum. Mezuniyet sonrası, Eskişehir Barosunda avukatlık stajını tamamladıktan sonra Eskişehir Barosuna kayıtlı olarak 2000 yılında serbest avukatlık mesleğini icra etmeye başladım. Meslek yaşamımın büyük bir kısmını bağlı olduğum Eskişehir Barosunun değişik kurullarında görev alarak devam ettirdim. 2007 yılında Eskişehir Barosu Denetleme Kurulu üyeliği, 2011 yılından itibaren kesintisiz olarak Eskişehir Barosu Yönetim kurulu üyeliği, Adli Yardım Büro Başkanlığı, Avukat Hakları merkezi başkanlığı, Baro Başkanlık divanı üyesi sıfatıyla Baro saymanlığı görevlerimin ardından; 2018 yılındaki Baro Başkanlığı seçimleri sonucunda Eskişehir Baro Başkanı seçildim. 2018 yılından bu yana da Eskişehir Barosu Başkanı olarak görev yapmaktayım.
Avukatlar ve onların meslek örgütü olan Barolar, yargının asli ve kurucu unsurudur. Baro Başkanının önceliği; mesleğinin ve meslektaşlarının haklarını savunmak olmalıdır.
Avukatlık mesleğini seçme nedenleriniz nelerdi?
Adaletsizliğe ve haksızlığa olan tahammülsüzlüğüm diyebilirim. İnsanların eşit ve adil bir ortamda yaşaması gerektiğine inanıyorum. Eşit ve adil bir yaşam, toplumsal huzuru da beraberinde getirir. Toplumsal huzur ise adaletten geçer. Eğer siz adaleti yok sayarsanız orada huzur değil zulüm vardır. Haksızlık edenin karşısında durmak ve haksızlığa uğrayan kişilerin haklarını savunarak adaletin tecellisine katkı sağlamak da bir savunma mesleği olan avukatlık mesleğiyle mümkündür.
Baro başkanlığına geliş sürecinizden bahseder misiniz?
Eskişehir Barosunun değişik kurullarında uzun yıllar görev aldığımı belirtmiştim. Ancak hiçbir zaman Baro Başkanı olmak gibi bir düşüncem olmadı. Kurullarda yaptığım görevler, mesleğimiz adına bir şeyler yapabilmek, meslek ve meslektaşlarımıza katkı sağlayabilmek adına yapılan görevlerdi. 2018 yılına geldiğimizde, Ekim ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde aday olmam yönünde meslektaşlarımızdan gelen talepler oldu. Ancak yine de bu göreve talip olup olmama konusunda tereddütlerim vardı. Çünkü başkanlık görevi zor bir görev olmanın yanında yeri geldiğinde ailenizi de ihmal etmenizi gerektirecek bir görevdir. Bu nedenle önce eşimle istişare ettim. Meslektaşlarımın talebi ve eşimin de onayı ile baro başkanlığına aday oldum. Yüksek bir oy oranı ile de Eskişehir Barosu Başkanlığına seçildim. Uzun yıllar Baro kurullarında ve Baronun en etkili birimlerinde görev almam kurumu yakından bilmeme, sorunları görmeme ve çözümlerinin neler olabileceğine dair bende ciddi fikirlerin oluşmasını sağladı. Bu tecrübe, başkanlık görevine geldikten sonra idare anlamında beni ciddi bir sorunla karşılaştırmadı. Avukatlar ve onların meslek örgütü olan Barolar, yargının asli ve kurucu unsurudur. Baro Başkanının önceliği; mesleğinin ve meslektaşlarının haklarını savunmak olmalıdır. Her düşünce ve ideolojiden bağımsız olarak tüm meslektaşlarının haklarını savunmak ve korumak birinci görevimizdir. Göreve gelir gelmez Eskişehir Barosuna kayıtlı tüm avukatlarımızın başkanı olduğumu, hiçbir meslektaşımı ayırmadan her birinin sorununu kendi sorunum olarak gördüğümü ve bunu tüm meslektaşlarıma hissettirdiğimi düşünüyorum. Avukatlık mesleği, her ne kadar serbest bir meslek olsa da yargı kurumunun bir parçasıdır. Bu nedenle; toplumsal konularda siyasi söylemlerden uzak, hukuk temelli görüş ve açıklamalar yapmaya özen gösterdiğimi, Eskişehir Barosunu siyasetin bir parçası olmayan, herkesin görüş ve açıklamalarımıza saygı duyduğu, objektif ve toplumun her kesimi tarafından açıklamalarının kabul gördüğü bir kurum olarak görülmesine çaba sarf ettiğimi söylemek isterim. Yine göreve geldikten sonra Eskişehir Bürokrasisi ile ilişkilerin gelişmesi, STK’lar ile ortak projeler üretilmesi, kapalı bir kurum olmaktan öte herkesim ile iletişime açık bir baronun varlığını da belirtmek isterim.
Eskişehir Barosu, köklü geçmişi ile her zaman öncü bir baro olmuştur.
Sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor musunuz? Sizin için öneminden bahseder misiniz?
Eskişehir Barosu, köklü geçmişi ile her zaman öncü bir baro olmuştur. Yapmış olduğu projeler ve söylemler gerek yerel basında, gerekse de dış basında ilgiyle takip edilmiştir. Göreve geldiğim günden bu yana birden fazla etkinlik gerçekleştirdik. Meslektaşlarımızın hem dayanışması hem de mesleki eğitimlerine yönelik ciddi atılımlarımız oldu. Hukuk Fakültesi’nde alınan eğitimin sonrasında baromuza kayıt olan meslektaşlarımıza, öncelikle iyi bir staj eğitimi vermeyi hedefledik. Bunu da staj komisyonumuzla gerçekleştirdik. Aynı zamanda baromuz bünyesindeki bütün komisyonlarımızla etkili ve sosyal etkinlikler gerçekleştirdik. Baromuz bünyesinde kurmuş olduğumuz “Kadın Hakları Merkezi”mizle kadınlarımızın yanında olduk. Nöbet sistemiyle avukatlarımız, her hafta baro hizmet binasında tuttukları nöbetlerle halkımızın yanında oldu. İnsan Hakları ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonlarımızın çalışmaları sadece barodaki meslektaşlarımıza yönelik değil, tüm halkımızın izleyebileceği şekilde gerçekleştirildi. Pandemi döneminde gerçekleştirdiğimiz canlı yayınlarla halkımızı bilinçlendirdik. SMA hastası Demir Ali için yapmış olduğumuz canlı yayın bağış gecesi, bütün Türkiye’de yankı uyandırdı. Ailesinin avukat olması bizim meslektaş dayanışması bilincini pekiştirmemizi ve bütün barolara örnek olmamızı sağladı. Demir Ali için yapmış olduğumuz bağış gecesinde üç saatte yaklaşık 120.000 TL bağış toplandı. Eskişehir Baromuzun bu başarısı diğer bütün barolara örnek oldu. Bütün barolar başka başka SMA’lı çocuklara yardım için bağış geceleri düzenledi. Baroların ne denli önemli kuruluşlar olduğunu bir kere daha herkese göstermiş olduk. Bunun yanında meslektaşlarımızla her fırsatta bir araya gelmeye çalışıyoruz. Pandemiden sonra daha fazla bir araya gelmeye devam edeceğiz.
Eskişehir Barosu sadece ülkemizde değil, ülkemiz sınırlarının ötesinde de Eskişehir’imizi ve Türkiye’deki barolarımızı da temsil eden bir barodur.
Diğer barolar ve yurtdışındaki barolar ile ilişkileriniz nasıl? Ortak çalışmalar yapıyor musunuz?
Ülkemizdeki tüm barolarımız ile ilişkilerimiz çok iyidir. Her konuda barolar arası dayanışmanın var olduğunu söyleyebilirim. Yine bunun yanında Kosova / Prizren Barosu ile kardeş baro protokolümüz vardır. 2018 yılı Kasım ayında Kosova Barolar Birliği’nin ve Prizren Barosunun davetlisi olarak Kosova’ya gittik. Ancak Covid-19 salgını nedeniyle kendilerini Eskişehir’e davet edemedik. Yine Selanik Barosu tarafından da Eskişehir Barosu ile bir protokol yapılması talebi tarafımıza ulaştı. Ancak Covid-19 salgını nedeniyle bu protokolü imzalayamadık. Bu anlamda Eskişehir Barosu sadece ülkemizde değil, ülkemiz sınırlarının ötesinde de Eskişehir’imizi ve Türkiye’deki barolarımızı da temsil eden bir barodur.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir kez daha yeni anayasanın gündeme getirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Anayasa toplumsal mutabakat metinleridir. Toplumun büyük ekseriyetinin üzerinde hem fikir olduğu uzlaşı metinleridir. Gündeme getirilen konunun gerçekten sivil bir anayasaya yaparak ülkemizin daha yaşanabilir, daha adaletli, daha eşitlikçi, kişi hak ve hürriyetlerinin güvencede olduğu bir ülke haline getirilmek istenmesinden ziyade, tamamen ülke gündemin değiştirilmesi, gerçek sorunların konuşulmaması, yürütmenin kendi siyasi geleceğini devam ettirme amacı taşıyan bir girişim olduğunu belirtmek isterim. Yürürlükte olan 1982 anayasası bugüne kadar 21 kez değişikliğe uğramıştır. En önemli değişiklikler de 2010 ve 2017 yıllarında yapılan Anayasa değişikliği referandumu ile yapılmıştır. 2010 ve 2017 değişiklikleri ülkemizin bugün yaşadığı sıkıntıların temel kaynağıdır. Yönetenler olarak anayasaya, yasalara uymak konusunda bir tereddüt içerisindeyseniz ve hukukun üstünlüğüne olan inancınız yok ise, adalet sistemini kendinize göre dizayn edip yargı bağımsızlığını yok eden ve yargıyı bir toplumsal baskı aracı ve cezalandırma aracı haline dönüştürme fikrinden vazgeçmediğiniz sürece uzay çağında bir anayasa yapılsa dahi çözüm olmaz, olamaz. Yapılacak anayasa yazılı bir metin olmanın ötesine geçemez. Yürütme erki mevcut anayasaya uyuyor mu ki, yapılacak anayasaya uysun! Önce samimi olmak gerekiyor. Ülkemiz hukuk devleti olma özelliğini kaybetti. Bırakın hukuk devleti olmayı kanun devleti bile değiliz artık. Böyle bir anlayışa sahip siyasilerin yaptığı ya da yapacağı anayasanın ülkemize fayda getireceğine inanmıyorum.
Pandemi sürecine gelecek olursak, bu dönemde neler yapıyorsunuz? Kişisel ve iş anlamında aldığınız tedbirler neler?
Pandemi ülkemizi ve tüm dünyayı her alanda olumsuz etkiledi. Bir yıldır devam eden ve daha ne zaman biteceği belli olmayan ucu açık bir süreç yaşıyoruz. Pandemi herkeste olduğu gibi bizlerin de sosyal yaşantımızı ve iş hayatımızı olumsuz etkiledi. Yaşadığımız süreçte haklı olarak bir bıkkınlık ve yılgınlık oluştu. Bu şartlarda kişisel ve sosyal ilişkilerimiz, aktivitelerimiz de kısıtlanmış bir şekilde devam ediyor. İş ortamında da gerekli tedbirlere uymaya gayret ediyoruz. Maske, mesafe ve hijyene dikkat ederek yaşamaya çalışıyoruz. Böyle giderse şu an yaşadıklarımız, bir gün olağan yaşam biçimimize dönecek diye düşünüyorum.
Dışarıdan bakınca soğuk, mesafeli ancak özelde sıcak ve samimi bir insan olarak kendimi ifade edebilirim.
Özel hayatınızda nasıl birisiniz?
Dışarıdan bakınca soğuk, mesafeli, ancak özelde sıcak ve samimi bir insan olarak kendimi ifade edebilirim. Benimle iletişimi olmayan insanların hakkımdaki düşünceleri ile beni tanıyan ve iletişimi olan kişilerin düşünceleri çok farklıdır. Yani Poker Face birisiyim. Aynı zamanda iyi bir aile babası olduğumu söyleyebilirim. Ailemle birlikte vakit geçirmek, onlarla bir şeyler yapmaktan keyif alırım.
Ata binmek, atın üzerinde hız yapmak bana özgürlük hissi veriyor.
Yapmaktan keyif aldığınız hobileriniz var mı?
Atraksiyon içeren faaliyetlerden hoşlanırım. Uzun yıllar kayak sporu yaptım. İki yıl önce yurtdışında geçirdiğim kayak kazası sonucu ciddi yaralandım. Bu nedenle şu an bu sporu yapamaz hale geldim. Bunun yanında binicilik sporu ile ilgileniyorum. Adı Tigres olan Arap cinsi yağız bir atım var. Fırsat buldukça açık arazide at binmeyi seviyorum. Ata binmek, atın üzerinde hız yapmak bana özgürlük hissi veriyor. Doğal ortamda bu sporu yapmak, at üzerinde uzun mesafe yol almak beni stresten uzaklaştırdığı gibi mutlu olmamı da sağlıyor. At sevgim, Eskişehir’de yeni açılan ve kulüp kurucu üyesi olduğum Eskişehir Binicilik Kulübü’nün de kurulmasına da vesile olmuştur.