Kendinizden ve oyunculuğunuzdan bahseder misiniz?
İsmim Alpaslan Özmol ama bana genelde "Hüseyin" olarak hitap ederler. Gerçek ismimi genellikle bilmezler. Tiyatro serüvenime ilk olarak 17 yaşında Bursa Devlet Tiyatrosu'nda başladım.İlk oyunum Ferman Deli Hazretleri'dir. Onun ardından 11 tane büyük ve küçük çok sayıda oyunda oynadım. Örneğin Külhanbeyi Operası'nda ve Müjdat Gezen'in yazdığı "Hamlet Efendi" oyununu oynadım. Çok büyük yönetmen Yılmaz Onay'ın yönettiği Fermanlı Deli Hazretleri'nde, Ali Meriç'in Akide Şekeri isimli bir oyununda oynadım. Bursa serüveninin ardından 2000 yılında "Ayrılsak da Beraberiz" dizisinde rol aldım. Bu dizide "Çaycı Hüseyin" karakteriyle başladım. Emine ve Şükrü karakterleriyle beraberdik. 150 bölüm bu dizide rol aldıktan sonra yine Birol Güven'in "Çocuklar Duymasın" dizisi başladı. 13. bölümün ardından rica ettik ve bu dizide de rol almak istediğimizi söyledik. Kendisi "Ayrılsak da Beraberiz"in de yapımcısı olduğu için söyleme kolaylığı oldu. "Ayrılsak da Beraberiz" dizisinde bir kitle tarafından çok sevildik. TRT'de haber öncesi yarım saat yayımlanıyordu. Ekip ruhunu çok güzel yansıttık ve ben orada parladım. Şükrü ve Emine karakterleriyle beraber "Çocuklar Duymasın" dizisinin 14. bölümünde diziye dahil olup meşhur olduk. Periyotlar halinde 450 bölüm çektik ve bütün ülke bizi tanıdı. Benim için “Çocuklar Duymasın” özel ve unutulmaz bir proje oldu.
Oyunculuğa ilginiz nasıl başladı, ailenizde ve çevrenizde sizi yönlendiren oldu mu?
Ben 15-16 yaşında antikacıda çalışarak turistlerle ilgileniyordum. Tam bir antika meraklısıyım. Hayatımda tiyatro olmasaydı antikacı olurdum. Mahallemizde oturan tiyatro teşrifatçısı, yer gösteren abimiz Hüseyin Bağlar bir gün bana "bir oyun var ve seni devlet tiyatrosundan çağırıyorlar." dedi. Gittim ve ilk Yılmaz Onay Bey ile karşılaştım. "Ferman Deli Hazretleri oyunumuz var, turne oyunu olacak. Turneye hazırlık mısın?" dedi. Bende "evden izin alabilirim, olur." dedim. Çünkü daha 17 yaşındaydım. Ailem de destekledi. Böylelikle Hüseyin Bey sayesinde tiyatro ile tanışmış oldum. Bu serüven de 2000 yılına kadar devam etti.
Çaycı Hüseyin karakteri çok sevildi, karakterin bu kadar popüler olmasını nasıl açıklarsınız?
Senaryo çok güzeldi. Birol Güven'in sihirli kelimelerine elimizden geldiği kadar can verdik. Tiyatronun da etkisiyle karaktere adapte olmam kolay oldu. Sokak jargonunu bildiğimden, gözlemlerimin de etkisinin olduğunu düşünüyorum.
"Çaylarrr" repliği Türkiye'de bir fenomene dönüştü. Bu kadar ikonik hale geleceğini tahmin etmiş miydiniz?
Ustalarım bana "insanda bir özellik olur, sende 3 tane özellik var. Boyun kısa, ses tonun mükemmel, bir de üstün yeteneğin eklendiği zaman daha farklı bir insan oluyorsun" cümlesini söylerler. "Çaylarrr" kelimesi de kapıdan girdiğimde çayları veremiyordum. Biraz r harfine bastırıp masaya ulaştırdım ve bu kelime fenomen oldu. Yolda gezdiğimde herkes bana bu kelimeyi söyler.
Türkiye'deki oyunculuk sektörü için ne düşünüyorsunuz?
Konservatuvarlarda eğitim alırken insanların daha çok sahneye çıkması gerekiyor. Bizim telif yazarımız yok. Çekilen bir şey sürekli yayınlanıyor. Biz sözleşme imzalıyoruz ve kanalda sürekli yayınlanıyor. Bir telif yasasının olması gerekiyor. Kanal tekrar yayınladığında ondan para kazanıyor. Oyuncu eğer bir iş yapmıyorsa telif yasasına ihtiyaç duyuyor. Ses sanatçılarının bu yasası var. Oyuncular için de bu yasa çıkmalıdır.
En son Kuruluş Osman dizisinde oynadınız. Sezon ortasında diziye son verildi. Neden ayrıldınız?
Benim karakterim Şubat ayında sonlanmak zorunda kaldı. Girdiğim sezonda 20 bölüm çektim ve sezon bitti. İkinci sezonda da 10 bölüm devam ettim. 7. bölümde bel fıtığı rahatsızlığım oldu. Üzerimdeki kostümden zırhtan dolayı acı çektim. Yönetmenim bunu fark etti. Bazı hareketleri yapamadım. Yönetmenimizle anlaşmalı olarak karakteri sonlandırdık.
Eskişehir için neler düşünüyorsunuz?
Devlet Tiyatrosu'na girdiğim zaman ilk turnemi Eskişehir'de gerçekleştirdik. 1993 yılında 13 gün Anadolu turnesine çıktık. Burada Büyük Otel'de konakladım. Burası bir kültür sanat şehridir. Ben buraya tatil amaçlı da geliyorum. Odunpazarı çok hoşuma gidiyor. Oradaki tarihi doku, genç kardeşlerimizin eserlerini görmek, Porsuk, Lületaşı çok değerlilerdir. Eskişehir halkı da beni benimsedi. Burayı seviyorum.
İleriye dönük projeleriniz var mı?
Şu anda dizi projem yok. 15 yıldan beri dizi yapmadığım zaman Haylaz İbiş isimli oyunumuzu çocuklarımızla buluşturuyoruz. Salonu olan okullarımızda bu oyunu gösteriyoruz. Milli Eğitim onaylı, görgü kurallarını içeren hiperaktik bir oyundur. Memiş ve İbiş'in yaptığı olumsuzlukları, Agah Efendi seyirciye bunlar yapılmamalıdır öğretisi veren 40 dakikalık komedi oyunudur.
Eklemek istedikleriniz nelerdir?
Kültür sanat kentinde Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru bana çok yardımcı oldu. Eskişehir'in görmediğim yerlerini gezmeye çalışıyoruz. Kendileriyle de inşallah projeler hazırlayacağız.