Follow Life

Emlak Sektörünün Lideri

ESKİŞEHİR

Eskişehir'in inşaat ve emlak sektöründe yıllardır başarılı projelere imza atan Atila Biçer ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Şehrin gelişimini ve konut piyasasındaki son durumu yakından takip eden Biçer, samimi ve içten paylaşımlarıyla sektörün dinamiklerine ışık tuttu. Kendi markasını yaratarak kurumsal firmalara meydan okuyan ve yılların birikimiyle işine yön veren Biçer, Eskişehir’deki konut ihtiyacını, imar sorunlarını ve geleceğe dair beklentilerini bizlerle paylaştı. Kendisiyle yaptığımız sohbet, şehrin emlak piyasasına dair önemli ipuçları barındırıyor. 
 

Atila Biçer kimdir ve Eskişehir'de emlak ve inşaat sektöründe nasıl bir yolculuğa çıktınız?

Ben Atila Biçer, 42 yaşındayım. Evli ve iki çocuk babasıyım; bir oğlum ve bir kızım var. Eskişehir'de bu sektöre, çok küçük yaşlardan itibaren ufak ticaretlerle başladım. Zamanla bu yolculuk inşaat ve gayrimenkul sektörüne doğru evrildi. Yaklaşık 20 yıldır bu işi yapıyorum ve Eskişehir'de birçok aileye ev sahibi olma fırsatı sunduk. Eskişehir, bana ve aileme çok güzel bir konfor sağladı, burada rahat bir yaşam sürüyoruz. Şu anda, bu sektörde 63-64 kişilik bir ekiple çalışıyorum ve Eskişehir'de sektöre katkı sağlamaya, liderlik yapmaya devam ediyoruz.

Her zaman söylediğimiz bir söz var: 'Kurumsal firmalara ve franchise sistemlerine inat, kendi markamızı yarattık.' Bu markayı, başta kendim olmak üzere tüm ekip arkadaşlarımızla birlikte inşa ettik ve bunu başarıyla yerine getirdik. Eşim, ablam, üniversitede devlet memuru olarak çalışıyor, çocuğumun biri ilkokulda, diğeri ise henüz 7 aylık.


İnşaat ve emlak sektöründe yer almayı nasıl tercih ettiniz? Bu alanda ne zaman ve nasıl bir adım attınız? 

İnşaat ve emlak sektörüne girmeyi tercih etmemin sebebi, yıllar önce, yaklaşık 20 yıl önce kendi evimi ararken, piyasadaki evlerin kalitesiz olduğunu ve bu alanda büyük bir boşluk olduğunu fark etmemdi. Bu düşünceyle başladım; olur mu, olmaz mı derken, ufak bir arsa alıp küçük bir dükkanla inşaata adım attım. 

Zamanla, gayrimenkul sektöründe de daha fazla gelişmeye başladım. Sektörde işini düzgün yapmayanlar ve kaliteyi ön planda tutmayanlar beni daha da motive etti. Sektördeki yolculuğum devam etti ve bu işi profesyonelce yapmaya karar verdim.  

Eskişehir’deki sektörel gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Son yıllarda şehrin inşaat ve emlak piyasasında neler değişti?

Eskişehir’de konut sıkıntısı  oldukça yüksek. Konut ihtiyacı çok fazla, ancak gerek belediyelerin imar politikaları gerekse çevre şehircilik açısından yeterli adımların atılmaması nedeniyle kat artırımları yaşanmıyor. Bazı mahallelerde imar planlarında kat artışı olmadığı için şehir dar bir alanda, kısıtlı bir şekilde ilerliyor. Bu da trafik sorununa, park yerleri ihtiyacına ve yeşil alan eksikliğine yol açıyor. Şehir, özellikle batıya doğru büyüyor ama batıya doğru büyüdükçe, örneğin Eskişehir’de Söğütönü ve Batıkent gibi bölgelerde fiyatlar çok yükseldiği için insanların bu bölgelerde konut alması zorlaşıyor. Eskişehir, öğrenci kenti olmasına rağmen, kiralar  yüksek , kötü durumda olan apartların bile kira fiyatları 10, 12, hatta 13 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Bu da konut ihtiyacının arttığını ve karşılanamadığını gösteriyor.

Konut talebi çok fazla ama arz yetersiz kalıyor. Burada belediyenin ve devletin birlikte hareket etmesi gerekiyor, çünkü imar sorununun bir şekilde çözülmesi gerekli. Aksi takdirde insanlar konut ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacak. Son bir yıldır emlak piyasasında fiyatlar çok fazla artmadı, çünkü faiz oranları yüksek seviyelerde seyrediyor ve bu da satış fiyatlarını etkilemiş durumda. Ancak, enflasyonu baz aldığımızda fiyatlarda önemli bir artış olmadı. Gelecek yıllarda ise, faiz oranlarındaki değişiklikler ve piyasa koşulları doğrultusunda konut fiyatlarında bir düşüş bekliyoruz. Bu düşüş, özellikle piyasada arz talep dengesinin oluşmasıyla daha belirgin hale gelebilir.

 

Bir emlakçı olarak alıcı ve satıcılar arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? İhtiyaçlarına nasıl hitap ediyorsunuz?

Öncelikle, alıcı ve satıcı arasındaki dengeyi sağlamak için her ikisini de iyi dinlemek ve ne istediklerini doğru bir şekilde anlamak çok önemli. Alıcının neye ihtiyacı olduğunu, satıcının ise neyi satmak istediğini iyi bilmemiz gerekiyor. Her iki tarafın beklentilerini değerlendirerek, oturabileceğimiz bir evin eksikliklerini ve fazlalıklarını göz önünde bulunduruyoruz. Fiyat-performans dengesini de dikkate alarak çözüm arıyoruz. Genellikle her iki tarafı bir araya getirip, pazarlık yapmayı tercih ediyoruz. Bu sayede güven ortamı oluşuyor.

Ancak, şu anki dönemde insanlar oturacakları evden daha çok ekonomik durumlarına, ceplerine bakarak karar veriyorlar. Buna rağmen, bence Eskişehir’de emlakçılar ya da gayrimenkul danışmanları, alıcı ve satıcıyı yüz yüze getirmeden bu işi doğru bir şekilde yapamazlar. Bizim sektördeki en büyük sorunlardan biri de, taraflar arasında yüz yüze iletişim kurulmadan işlem yapmaktır. Bu yüzden de emlak sektörüne olan güven zaman zaman zedeleniyor. Biz de bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz ve başarılı oluyoruz. 

 

Son yıllarda ticarette dürüstlük ve samimiyetin önem kazandığını belirttiniz. Müşterilerinizle bu kadar uzun süreli ve güvene dayalı ilişkiler kurabilmenizin altında yatan temel ilkeleriniz nelerdir ve bunu sürdürülebilir kılmak için neler yapıyorsunuz?

Son yıllarda, müşterilerin beklentileri değişti. İnsanlar o kadar çok sahtekarlıkla karşılaştılar ki, artık samimiyet bekliyorlar. Gerçekten dürüstlük, samimiyet ve içtenlik arıyorlar. Ben 20 yıl önce ticaret yaptığım bir müşteriyle, 20 yıl sonra yine ticaret yapabiliyorum. 

Bu, aramızdaki samimiyetten ve ikili ilişkilerden kaynaklanıyor. Hangi işi yaparsanız yapın, ikili ilişkiler her zaman çok önemlidir. Ben yaptığım işi evlilikle bağdaştırıyorum çünkü ben insanları 'evlendiriyorum'. Evliliklerin uzun süreli olmasını istiyoruz, bu yüzden de müşterilerimizle sürekli iletişimde kalıyoruz. Onları düğünlerinde, cenazelerinde, mevlütlerinde, özel günlerinde yanlarında olmaya özen gösteriyoruz. Her yıl bir organizasyon düzenliyoruz ve tüm müşterilerimizi davet ediyoruz; yemekli organizasyon ya da farklı etkinlikler yapıyoruz. Özel günlerini unutmuyoruz, doğum günlerini unutmuyoruz, cenazelerini unutmuyoruz, bebeklerinin doğduğunu da unutmuyoruz. Bunlar, aramızdaki samimiyeti ve güveni pekiştiriyor. 

Sadece iş konusunda değil, ailevi bir ilişki kuruyoruz. Ticaret yapmak, o insanla bir birliktelik oluşturmak demektir ve ben buna inanıyorum. Bu şekilde dostluklar kalıcı olur. Tabii ki herkesi mutlu edemeyiz, ama en azından %90'ını mutlu etmeye çalışıyoruz. İnsanoğlunu herkes mutlu edemez, ancak biz maksimum düzeyde mutluluk istiyorsak, dostluk kurmalıyız, samimiyet oluşturmalıyız, güven vermeliyiz ve en önemlisi dürüst olmalıyız. Yalan söylemektense, dürüst olmak her zaman daha iyi sonuçlar getirir. 

Eskişehir’de inşaat ve emlak sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Hangi yenilikler ve gelişmeler sektörü şekillendirebilir? 

Eskişehir, Türkiye çapında tanınan bir şehir. Asayiş açısından güvenli bir şehir olarak biliniyor. 3 üniversitemiz var: Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi. Belediyenin yaptığı güzel hizmetler de mevcut, ancak bence bunlar yeterli değil. Çünkü belediyenin yaptığı işler daha çok görsellikten ibaret. Şehir planlaması ve büyüme konusunda daha fazla adım atılabilir.

Benim görüşüme göre, Eskişehir’in büyüme potansiyeli oldukça yüksek çünkü şehir zaten bilinen ve tanınan bir yer. Reklamı güçlü ve tanıtımı iyi yapılıyor. Ancak, şehrin daha da büyüyebilmesi için imar sorunları hızlı bir şekilde çözülmeli. Belediyeler arasında uyumlu bir şekilde çalışılmalı ve imar planları buna göre oluşturulmalı. Eğer bu sağlanabilirse, çok daha güzel işler ortaya çıkabilir.

İnşaat ve emlak sektöründeki yoğun temponuzun dışında, kendinize vakit ayırdığınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hangi hobileriniz var, iş dışında neler yapmayı tercih ediyorsunuz?

İş dışında kendime vakit ayırdığımda, en çok ailemle vakit geçirmeyi severim. Çocuklarımla zaman geçirmek bana çok keyif verir. Ayrıca ata binmeyi çok severim. Ailemle vakit geçirmeyi seviyorum çünkü işin yorgunluğunu, çocuklarımın saflığı ve temizliğiyle atıyorum. Çocukların sorunlarıyla uğraşırken, iş yorgunluğumu unutuyorum. Yani tam anlamıyla bir aile babasıyım. Bu yüzden, evimin dışında bir şey yapmak bile istemiyorum. Evin içinde olmak bana huzur veriyor. 

 

Gelecekteki hedefleriniz hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz? Önümüzdeki 5-10 yıl içinde inşaat ve emlak sektöründe Atila Biçer olarak hangi alanlarda büyümeyi veya farklılaşmayı planlıyorsunuz?  

Biz, oluşturduğumuz marka ile bir şehirde büyümeyi ve bu markayı daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Şehirdeki insanları, kendi markalarını yaratmaya teşvik ederek bu sürece dahil etmek istiyoruz. Bu şehirde, insanların kendi markalarını oluşturabileceğine ve burada büyüyebileceğine inanıyoruz. Ancak, hedefimiz sadece bu şehirle sınırlı değil. İstanbul'da da bir şubemiz bulunuyor ve orada da iyi şartlar mevcut. İstanbul'da, şehrin diğer bölgelerine yayılmayı ancak franchise sistemiyle değil, kendi bünyemiz altında yapmayı planlıyoruz. Bu şehirde büyük bir markanın daha ortaya çıkabileceğine ve emlak sektöründe de bir başarı hikayesinin yazılabileceğine inanıyoruz. 

Gelecekte bu şehir, farklı büyük firmaların da merkezi olabilir. Gençlere bu süreçte öncülük etmek bizim görevimiz; maddi ve manevi anlamda onlara rehberlik ediyoruz. Gençlerimiz, benim çocuklarım ve çalışanlarım da dahil olmak üzere, ailemle birlikte daha büyük işler başaracaktır. Şu anda Eskişehir'de inşaat ve emlak sektöründe lider konumdayız ve bu liderliğimizi sürdürmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, farklı sektörlerde de faaliyet göstermeyi planlıyoruz. Hangi sektöre giriş yapacağımıza henüz karar vermemiş olsak da, bulunduğumuz sektördeki birinciliğimizi devam ettirip, yeni alanlara adım atmayı düşünüyoruz.

Son olarak, sektördeki yeni nesil girişimcilere ve emlak profesyonellerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz? Bu alanda başarılı olmak için sahip olmaları gereken en önemli özellikler nedir?

Bu alanda başarılı olmak için sahip olmaları gereken en önemli özellik, saygıdır. Müşterilerine ve işverenlerine karşı saygıyı asla kaybetmemelidirler. Türk örf, adet ve geleneklerimize göre, ilkokuldaki andımızda bile 'küçükleri sevmek, büyükleri saymak' denir. Bu, iş hayatında da geçerlidir. Müşterilerimize her zaman saygı göstermeliyiz. Onlar bizim karşımızdaki kişiler, sadece para getiren figürler değil; ticaret yapmaya ya da başka bir ihtiyacını karşılamaya gelen insanlardır. Öncelikle onların birer insan olduğunu, bir ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız.

Ne iş yapacaklarsa, dürüstlükle yapmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü dürüstlük her zaman para kazandırır, itibar kazandırır ve şeref kazandırır. Şerefin olduğu yerde, gururun olduğu yerde zaten güven kazanılır ve bu da ticaretin temelidir. Alman firmalarının bir sözü vardır, 'Güven kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim' diye. Biz de bu sözü kendimize düstur aldık. Güven kaybı yaşanacağına, paramız kaybolsun. Parayı bir şekilde ticaretten kazanırız ya da başka bir iş yaparak kazanırız, ama kaybettiğimiz güveni geri kazanmak çok zor ve bazen imkansızdır. O yüzden, tekrar ediyorum: Güven kaybetmektense, herkes para kaybetsin, güvenimiz kaybolmasın.
 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.