Türküyü benim için annem seçti. Kendisi Türk Halk Müziği solisti.
Berklee eğitimi ve 10 yıllık Amerika serüveninizin ardından Türkiye’de ilk single çalışmanız Kırmızı Buğday’ı yayınladınız. İlk single çalışmanız için bu türküyü seslendirmeye nasıl karar verdiniz?
Türküyü benim için annem seçti. Kendisi Türk Halk Müziği solisti. Her zaman Manisa ve Ege Türkülerinin sesime çok yakıştığını söylerdi. Daha önce bana bu türküyü dinlemem için yollamış ama ben her seferinde dinlemeyi unutmuşum. Bir gün sana attığım türkülere neden bakmıyorsun dedi. Önceden bildiğim bir türkü değildi. Dinledikten sonra Kırmızı Buğday’a âşık oldum ve seslendirmek istedim. Cenk Erdoğan’a gittim çok ilginç bir şekilde o da aynı türküyle ilgili bir düzenleme yaptığını ve aklında hep bu türküyü kaydetme fikri olduğunu söyledi.
Çocukluğunuz Türk Halk Müziği ile geçmiş. Caz ve Klasik Müzik de hem entrumanist hem de şarkıcı olarak yorumladığınız türler arasında. Elif Sanchez’i en çok hangisi yansıtıyor?
Aslında hepsi. Hep başka müziklere ilgim ve merakım vardı. Bir ara progresif rock metal bile dinlerdim, hatta elektro gitar çalmaya başladım. Sonra Caz’a ilgim başladı. Bahçeşehir Üniversitesi Caz Okulu vokal bölümüne girmemle profesyonel olarak şarkı söylemeye başladım. Her tarz müzikte kendimden bir parça buluyorum. Şu anda yaptığım müzikte de tüm bunların izlerini bulmak mümkün.
Türküleri daha farklı bir şekilde modernleştirdik.
Türküler sizin sesinizde Caz ile mi birleşti?
Sadece Caz tınıları değil. Yaptığım aranjmanlarda klasik müziğin ve cazın etkileşimini duyarken aynı zamanda Anadolu, Yunan, Azerbaycan tınılarını da bulabilirsiniz. Türküleri daha farklı bir şekilde modernleştirdik. Amerika’da kaldığım süre boyunca farklı yerlerden gelen birçok müzisyen ile çalıştım. Birçok farklı kültürün müziklerini çaldım ve seslendirdim. Bunun şu an geldiğim noktaya çok büyük bir etkisi oldu. Müziğimi ve yaptığım nağmeleri bile farklı kılan bu.
Uzun yıllar Amerika’da yaşadınız. Peki Amerika serüveni size neler kattı?
Öncelikle çok değerli müzik insanlarıyla çalıştım. Javier Limon gibi isimlerle çalışmak ve dünyaca ünlü festivallerde yer almak bir müzisyen olarak kendimi keşfetmemi sağladı. 2015’te kurduğum “Mediant Collective” grubu ile birçok performans yapma şansım oldu. Bir müzisyen olarak ufkum genişledi.
Şu ana kadar kariyerinizdeki en özel an hangisiydi?
2015’te kurduğum “Mediant Collective” grubu ile 14 Grammy ödül sahibi Javier Límon’un “Refuge of Sound” projesine konuk sanatçı olarak davet edilmemdi.
Müzik dışındaki ilgi alanlarınız neler?
Doğayla iç içe olmayı yürüyüş yapmayı çok seviyorum onun dışında dans etmek de tutkularımdan biri. Özellikle Latin dansları; salsa ve cha cha cha en keyif aldığım danslar. Yağlı boya resim yapmayı seviyorum. Benim için çok rahatlatıcı bir aktivite.
İspanyolca ve Türkçe bir proje ve albüm yapmak istiyorum.
Bundan sonraki projeleriniz neler?
Kafamda birçok proje var. Her gün yeni bir fikirle uyanıyorum. Ama önceliğim ilk single çalışmamı olabildiğince çok insanla paylaşmak. Birkaç single çalışmasının ardından kendi şarkılarımdan oluşan İspanyolca ve Türkçe bir proje ve albüm yapmak istiyorum.