- Hangi bölüm mezunusunuz ve mesleğiniz nedir?
Anadolu Üniversitesi Moda Tasarım'ı bölümünden mezunum. Şu anda, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı bölümünde Araştırma Görevlisiyim. Aynı zamanda, Sanat ve Tasarım Anasanat dalında sanatta yeterlilik çalışmalarımın son aşamasındayım.
- Serginizde ele aldığınız konu nedir?
Kendi yaşam öykümden bir kesiti aktardığım bu sergi, iyileşmenin ve yürümenin önemini vurguluyor. İyileşme teması ile “iyi olma hali”nin farklı hallerine işaret ediyorum. İyileşme teması altında, ağır yaşam koşullarının yarattığı karamsar atmosfere ışık tutan ve en çok ihtiyaç duyulan kavramların başında “iyilik” olduğunu vurgulamak istiyorum. Hayatımın her alanında “İyi ol, iyileş!” manifestosunu benimseyerek hem tekstil ve moda tasarımı hem de sanat disiplinleri ile iç içe olup akademik ve sanatsal çalışmalarımı bu bilinçle yürütüyorum. Beni üretim yapmaya yönlendiren ise sezgilerim oldu. Yaşadığım sağlık problemlerinden dolayı yürümekte güçlük çektiğim bir dönem oldu ve bu dönemde sanatsal üretimler yapmaya başladım. Böylelikle sanatın birleştirici ve iyileştirici yönü, deneyimleyerek keşfettiğim bir alana dönüştü. Uzun zaman sonra tanı koyulmasıyla birlikte, geçirdiğim operasyon sayesinde iyileştim, yürümenin ve iyileşmenin değerini çok daha iyi kavramış oldum, tabi sanatın gücünü de!
- Serginizi ziyaret etmeye gelen sanatseverleri ne bekliyor? Eserlerinizden bahseder misiniz?
Multidisipliner bir bakış açısıyla oluşturduğum seçkide hem teknik hem de malzeme bakımından çeşitlilik gösteren çalışmalarım bulunuyor. Seçkide, plastik sanatların izlenimleri olsa da tekstil sanatlarına özgü bütünleyici malzemeler ile mixed-media kompozisyonlar yer alıyor. Tuval üzerinde boya katmanlarıyla oluşturduğum dokuları, kullandığım jüt (çuval) ipi ile tamamlayarak farklı malzemelerin birlikteliğinden doğan deneysel ve yeni dokular elde ettim. Doğal bir malzeme olan jüt ipi ile eserlerimde yer yer “sarma, sarmalama” işlemleri uyguladım. Yaşadığım süreçlerde öğrendiğim kavramlar ise hayatımı yeniden şekillendirmeme ve yeni anlamlar keşfetmeme aracı oldu. Bu kavramlardan yola çıkarak eserlerimi adlandırdım. “Hiç ol”, “Ateş ve Su Ol”, “Kendin Ol”, “Renkli Ol”, “İyi ol”, “Şifa Ol”, “Umut Ol”, “Farkında Ol”, “Teslim Ol”, “Dinamik Ol”, “Işık Ol”, “Bir Ol” adlarıyla genellikle farklı serilerden oluşan bir seçki hazırladım. Özetle “hiç”likten başlayıp “bir” olmaya doğru giden bir süreci aktarmak istedim, adeta insanın var oluşundaki farklı evreleri ve olgunlaşma süreçlerini işaret ettim. Sergide yer alan her eser adıyla birlikte kendi kalemimden dökülen kısa alt metinlere sahip. Ve her bir eserin alt metnini bir araya getirerek şiirsel bir anlatım ortaya koydum. Bu metin, kendimle birlikte diğer insanları da “kendi”leri olurken “iyi” olmaya davet ettiğim bir çağrı niteliği taşıyor. Örneğin,“Hiç Ol”: Doğum ile ölüm arasında geçen yolculuktur yaşam. Yüklerini bıraktığın kadar hafiflersin yolculukta. Sen, öyle bir hiç ol ki, yükte hafif pahada ağır. Ya da “Ateş ve Su Ol”:Ateş suyu ararken su, Su ateşi ararken ateş ol. Sen, öyle bir aziz ol ki, Hem ateş hem su ol. “Bir Ol”:Birlik, Dayanışma, Paylaşma, Muazzam bir bütünün parçası olma, “bir” olma hali… Bütünde sen, sende bütün… Sen, öyle bir “bir” ol ki, Ahengi kainatın, seni fısıldasın.
- Kimler katılım sağladı?
Sergi açılışı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi sayın Dekanımız Prof. Dr. Osman Tutal, Dr. Öğr. Üyesi Duygu İrem Can ile Tekstil ve Moda Tasarımı Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Şakir Özüdoğru, Endüstriyel tasarım bölüm başkanı Duysal Tütüncü Demirbaş, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim elemanları, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim elemanları, sevgili dostlarımız ve sanata ilgi duyan değerli izleyiciler ve sanatseverlerin katılımıyla gerçekleşti.
- Serginizle ilgili davetlilerden nasıl dönüşler aldınız?
Serginin açılışına ilgili ve katılım oldukça yoğun oldu. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum çünkü benim için anlamı ve hikayesi olan bu serginin aktarmak istediği iletilerin insanlara doğrudan geçtiğini gözlemleme şansım oldu. Bire bir kurduğum temaslarda değerli katılımcıların geri dönüşleri çok kıymetli oldu. Özellikle böylesine bir hikayeyi yüreklilikle paylaştığım için tebriklerini ileten izleyiciler bunun başkalarına da örnek teşkil edebileceğini ve daha büyük kitlelere duyurulması gerektiğini ifade ettiler. Bir diğer yorum ise aktarmak istediğim duyguların ve yaşadığım sürecin gerek eserlerle gerekse eserlerin adlarıyla birlikte oluşturduğum alt metinler ile yarattığı duygu yüklü anlamların izleyiciye geçmesi üzerineydi. Özellikle “iyileşme” teması altında ele aldığım “iyi” olma kavramına ve iyiliğin farklı hallerine yaptığım vurgu taktir edildi. Doğal bir malzeme olan jüt ipi ve tuval üzerine akrilik kullanarak karışık teknik ile oluşturduğum doku, desen ve renkler aracılığıyla yarattığım ifade biçimleri üzerine de güzel ve içtenlikli yorumlar aldım. Bu geri dönüşlerle oluşan etkileşimli ortamda aldığım değerlendirmeler aklımdaki yeni projeleri de hayata geçirme konusunda teşvik edici oldu. Bu bakımdan katılımlarıyla ve değerlendirmeleriyle katkıda bulunan herkese teşekkür etmek isterim.
- Peki siz duygularınızı nasıl ifade edersiniz?
Hayattaki her şeyin ama her şeyin en başında sağlık geldiğini daha iyi algıladığım bir süreç yaşadım. Çok şükür ki ben bunu zorlu süreçlerden geçerek de olsa deneyimleyerek hayatımda ağırladım. Bu durumu şükür ile kabul etmem belki ilginç karşılanabilir ama öğrendim ki insanoğlu yaşayarak öğrendiğinde o bilgi daha kalıcı ve anlamlı oluyor. Elbette öğrenmenin tek yolu yaşayarak öğrenmek değil ama bana uğramış olan bu durumu bir misafir olarak ağırlayıp süreci bu şekilde yürütmek karakterime daha uygun geldi. “Teslim ol”dum ancak aciz bir teslimiyet değil. Yeri geldi “hiç” oldum yeri geldi “bir” oldum. Uzun bir süre arayış içinde olduktan sonra kendimi sezgisel olarak sanata ve üretmeye yönlendirerek muazzam bir yenilenme yaşadım. Zaman zaman zorlansam da pes etmedim; içimdeki inanç, istek ve azim sağlam durmamı sağladı. Ve her zaman hayallerime sarıldım. Ve iyileştim. İyileştikten sonra bazı şeylerin değerini daha iyi anladım. Şimdi ise çok iyiyim, bu sergi sayesinde bir hayalimi daha gerçekleştirmiş oldum: Hem yaşadığım süreci hem de süreç içerisinde ürettiklerimi diğer insanlarla paylaşma mutluluğuna eriştim. Uzunca bir yolculukta ortaya çıkan bu serüvendeki eserlerin hikayesiyle birlikte başkalarına da ilham verebileceğini idrak ettim. Biliyorum ki, bu serginin bütünü, sergide yer alan eserler ve iletmek istediğim tüm mesajlar bir şekilde birilerine ve belki de ihtiyacı olan birilerine ulaşıyor ve ulaşacak. Ve belki de “umut” olacak. Tıpkı bana olduğu gibi… Bu yüzden, sanatın hangi dalı olursa olsun ona sarılmak ve iyileştirici yönünü keşfetmek naçizane tavsiyelerimdendir. Sağlıklıyım, iyiyim ve bunu korumak için özen gösteriyorum. Her anlamda iyiyim, kendimin iyi versiyonlarını oluşturma konusunda da epey yol aldığıma inanıyorum. Yaşamdaki temel ilkem ise “İyi ol, iyileş, çünkü iyilik kazanacak”.