Hayat bir mücadele. Siz de bu mücadele içerisinde zinde kalabilmeli ve bulunduğunuz toplum için mutlaka bir şeyler yapmalısınız.
40 yılı aşkın bir süredir müzik piyasası içerisinde, müzikle dolu bir yaşantınız var. Size göre hayatımın dönüm noktası diyebileceğiniz yer neresi oldu?
Müzik yaşantım içerisinde hayatımın birçok noktasını, dönüm noktası olarak değerlendirebilirim. Ben ilk ve orta öğrenimimi Eskişehir’de tamamladıktan sonra liseyi Ordu’nun Ünye ilçesinde okudum. Ünye’de inanılmaz derecede müziğe karşı bir ilgi ve sempatinin olduğu bir dönem yaşanıyordu. O dönemde bizim okulumuzun liseler arası müzik yarışmasına katılmamız için bir orkestramız vardı. Bu orkestramızın içerisinde de tabii ben de solist ve klavyeciydim. Biz Milliyet Türkiye liseler arası müzik yarışmasında ilk üçe girdik ve burası profesyonel müzik yaşantıma ilk adım attığım yer oldu diyebilirim.
30’u aşkın albümünüz var. Sadece müzik alanıyla değil, birçok alanla son derece ilgilisiniz. Bu kadar yoğun bir hayat temposu içerisinde, kendinizi nasıl bu kadar güncel tutuyorsunuz?
Aslında hayat bir mücadele. Siz de bu mücadele ve koşturma içerisinde zinde kalabilmeli ve bulunduğunuz toplum için mutlaka bir şeyler yapmalısınız. Aslında benim asıl mesleğim eğitimcilik ancak müzik benim için birinci derecede önem taşıyor. Eğitim Fakültesi mezunu olmama rağmen müzik daha ağır bastığı için eğitimle ilgili bir mesleği seçmedim. Çünkü hayatımda hep müzik vardı.
Müzik sektöründe iş yapmak istiyorsanız İstanbul’da olmanız gerekir. Ama Eskişehir'e olan sevdam, tutkumdan dolayı İstanbul'u bir ikamet yeri olarak değil de iş merkezi olarak gördüm. Sürekli olarak da İstanbul'a gidip geldim. Müzikle uğraşırken de Eskişehir'de kaldığım süre içerisinde bazı sosyal derneklerin de çalışmalarına katıldım. Bunları yaparken yoruluyorsun ama bir şeylerle uğraştıktan sonra ortaya çıkan güzel bir sonuç olduğunda da insan mutlu oluyor ve bütün yorgunlukları unutabiliyor. Benim müzik dışında en önemli çalışmalarımdan biri Eskişehirspor’da 8 dönem yöneticilik yaptım. O dönem içerisinde gerçekten maddi manevi olarak çok yoruldum. Ama Eskişehirspor’un başarısı almış olduğumuz sonuçlarda bizim yorgunluğumuzu unutturarak, mutlu bir çerçevede kalmamızı sağladı.
Önümüzdeki dönem için plan ve projeleriniz nelerdir?
Müzik sektörünün içinde bulunduğu durumu siz de biliyorsunuz. Müzik sektörü gerçekten çok zor günler geçiriyor. Ama müziksiz bir hayat da olmuyor.
Önümüzdeki Ekim ayında "Beni Sensiz Bırakma" şarkımı aranje ile gündeme getirmeyi düşünüyorum. Bir de Rock müziğin çok önemli seslerinden Burcu Kurt ile beraber hazırladığımız bir şarkı var. Yine Ekim ayı içerisinde söz ve müziği ikimize ait güzel bir ortak çalışma ile karşınızda olacağız.
Dizi geçmişiniz de var. Sizi ekranlarda, yine dizi veya sinema sektöründe görebilecek miyiz?
Dizi oyunculuğu başlı başına zor bir iş ve sanat dalı. Müzikle uğraşan bir sanat adamı olarak diziyle de uğraşmak açıkçası beni zorladı. Dizinin 24 saat içerisinde herhangi belirli bir saati yok. Çekim öncesi hazırlıkları da var. Bu yüzden dizi oyunculuğu bana göre değil. Onun için Çocuklar Duymasın'da dizinin daha devam etmesi söz konusuydu. Ama o yoğun tempoya dayanamadığım için pes ettim.
Geçmişten bugüne müzik piyasasının durumunu değerlendirir misiniz?
Biz müzikte 70'li yılların kuşağıyız. 70'li yıllardaki ‘Samanyolu’ şarkısı bugün hâlâ her müzikseverin söyleyebileceği bir şarkı ise, 70'li yıllarda müzik adına atılan her adım doğru bir adım demektir. 70'li yıllarda müzik adına ve beste anlamında inanılmaz bir duygu vardı. Yorumcuların hepsinin seslerini ayırabilirdiniz. Bugün de işini çok iyi yapan, sanatını güzel icra eden, sesiyle, bestesiyle, sözleriyle sektöre çok katkı sağlayan genç müzisyen arkadaşlarımız var. Onları tenzih ediyorum. Ama bugün siz de çok yakından biliyorsunuz ki sesler birbirine çok yakın ve birbirine çok benziyor. Şimdi dinlediğiniz şarkının bestesi, sözü ve yorumlayanın da sesleri birbirine yakın olduğu için müzik piyasasının içinde bulunduğu durumu 70, 80 ve 90’lar dönemine göre çok daha geride olarak görüyorum. Çünkü o yıllarda çok iyi besteler, inanılmaz güzel şarkılar vardı. Hâlâ bugün gündemde olan, söylenen ve hatta “cover” yapılan eserlerdi bunlar. O dönemde yapılmış şarkılar bugünün tınısıyla bütünleştiği zaman, bugünkü müzikseverlere bir şeyler verebiliyorsa başarılı olmuştur. Son günlerde yapılan bence çok başarılı coverlar var. Ama bugün sektör anlamında çok üretken yeni şarkıların çıkmadığını düşünüyorum. Çünkü bir şarkı çıkıyor ve birkaç ay sonra unutuluyor. Sektör çok çabuk tüketilen bir duruma geldi.
Müzik sektörü çok çabuk tüketilen bir duruma geldi.
Yeni çıkan müzisyen ve şarkıcılar arasında sizin beğendiğiniz, dinlediğiniz isimler kimlerdir?
Ben yeni çıkan şarkıcılardan Yalın’ı ve Buray’ı çok beğeniyorum. Artık yeni nesil sanatçıların birçoğu okullu ve okulla beraber alaylı olmaya başladılar. Bu durum da müzik adına çok sevindirici bir şey.
Tıpkı iş hayatında olduğu gibi aile hayatı dengesini de gayet güzel kuran insanlardansınız. İş hayatının dışında Mithat Körler, nasıl bir insandır?
Ben Başak burcuyum ve Başak burcunun da bütün özelliklerini üzerimde taşıyorum. Mesela mesleğimi ve insanlara yardım etmeyi çok seviyorum. İnsanların sorunlarına çözüm bulabildiğim sürece de mutlu olan bir yapım var. Genellikle uysal, yapıcı ve her şeye olumlu tarafından bakabilen pozitif bir yapıya sahibim.
Koleksiyoner bir hobiniz veya keyif aldığınız tutkularınız var mı, kendinize ayırdığınız vakti nasıl değerlendirdiğinizden bahseder misiniz?
Geçmişte boş zamanlarımda bazı uğraşılarım vardı. Spor insanın vazgeçilmez bir gereksinimi, bir ihtiyacı diye düşünüyorum. Her gün bir-bir buçuk saat spor yapıyorum. Bunun dışında sıkça müzik dinliyorum ve bu konuda sıkça araştırmalar yapıyorum. Dünya müziklerini araştırıyorum. Son zamanlarda Küba müziklerine merak sardım. Araştırdıkça çok değişik müzikler olduğunu görüyorsunuz ve insana inanılmaz keyif ve mutluluk veriyor.
Çok yönlü bir insan olduğunuz aşikâr lâkin “doğa yanlısı” yönünüz, yakın zamanda sosyal medyada epey ilgi çekti. Geçtiğimiz günlerde de gelecek nesillerin doğa ile iç içe olması için bir destek konserinde sahne aldınız. Doğa için yapılan etkinlikler hakkında düşünceleriniz nedir?
Bizim çocukluk dönemimizde daha yaşanılabilir bir doğa vardı. Nefes alabilmeniz, doğa ile iç içe olmanız daha kolaydı. Doğaya elinizi uzattığınız her yerde mutlaka bir yeşilliğe değiyordunuz. Eskişehir doğa ve yeşil alanlar açısından diğer şehirlere göre daha şanslı. Ama artık büyüyen, dünyada doğa ile iç içe olabilecek bir nesle siz de el uzatır, onlara bir katkı sağlarsanız geleceğimize bir katkı sağlamış olursunuz. Bugünün çocukları yarınımızın torunları olacak, onlara daha yeşil ve doğa ile iç içe bir ortam sağlayabilmek için bizlerin de elinden gelen her şeyin yapması gerekir. Geçtiğimiz günlerde güzel bir etkinlik gerçekleştirdik. Doğa ile iç içe, çocuklar için gerçekleştirilen bir projeydi. Onlar için maddi bir destek de sağladık. Bunun içinde yer aldığım için gerçekten çok mutluyum. Benim zaten doğaya duyarlı bir yapım var. O yüzden bu tarz organizasyonlarda gerek Eskişehir'de gerekse Türkiye’deki diğer şehirlerde her zaman gönüllü olarak katılırım.
İşte Taraftar İşte Şampiyon" şimdiye dek takımlar için bestelenmiş marşlardan en güzeli diye düşünüyorum. Çünkü o bir yaşanmışlığın öyküsüydü.
Bildiğimiz kadarıyla hem Eskişehir tutkunu hem de Eskişehirspor fanatiğisiniz, Eskişehirspor için yaptığınız şarkılar bile var. Bu sezon ve yeni başkan hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Daha önce de bahsettiğim gibi Eskişehirspor’da 8 dönem yöneticilik yaptım. Bu zamana kadar yapmış olduğum 8-9 tane Eskişehirspor marşı var. Bunlardan bir tanesi "İşte Taraftar İşte Şampiyon" şimdiye dek takımlar için bestelenmiş marşlardan en güzeli diye düşünüyorum. Çünkü o bir yaşanmışlığın öyküsüydü. Onu bugün tekrar yaşar mıyız tekrar öyle bir marş olur mu bilemem ama o özel bir marştı benim için. "Güneşimi Kaybettim" şarkımı Fenerbahçe taraftarı tribünlerinde söylüyor. Bunların gündemde olması bir sanatçı olarak beni gerçekten çok mutlu ediyor. Eskişehirspor'un yönetiminde olsam da olmasam da bir taraftar olarak hep başarılı olmasını ve hep destek olmayı amaçlamışımdır. Şu anki Eskişehirspor başkanı ve yönetiminin de mutlaka zoru başararak Süper Lig’i hedeflemesini, şampiyon olmasını temenni ediyorum, yeni yönetime başarılar diliyorum.
Geleceğe dair plan ve projelerinizi öğrenebilir miyiz?
Geleceğe dair hep mesleki projelerim var. Bir sanatçının ayakta kalabilmesi için sürekli yeni bir şeyler yapması, yeni şarkılar üretmesi gerekir. Ben de önümüzdeki günlerde iki tane yeni şarkı yapacağım. Bunlardan bir tanesi çok iddialı bir şarkı. Bir diğeri de çok güncel, bir melodik tınısı olmasa da dünya müziklerinden bizim esinlenerek yaptığımız bir şarkı. Perküsyon, akustik tını ağırlıklı bir aranjman ve yeni bir deneme olacak. İnşallah arzuladığımız noktaya geliriz.
Röportaj: Esra Güneş