Dev Firma Genç Vizyon Mert Aydoğan "Aydoğanlar İnşaat"

Sizi tanıyabilir miyiz? İş hayatınız nasıl başladı?

Ben 1993 yılında ülkemizin incisi Eskişehir’de dünyaya geldim. Lisans eğitimi dışında hayatımın tamamını Eskişehir’de geçirdim. 2016 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi İç Mimarlık bölümünden derece ile mezun oldum. 2018 yılında eşim Gülçin ile evlendim ve 2020 yılında ise dünyanın bana en büyük hediyesi olan oğlum Asil’i kucağıma aldım. 

İş hayatım aslında doğduğum an başladı desem yalan olmaz. Neredeyse yarım asırlık bir aile şirketi olunca çocukluğum da hep projelerin, inşaat süreçlerinin içinde geçti. Öte yandan lisans eğitimim sırasında yani 2012-2016 yılları arası haftanın en az 3 gününü Eskişehir’de şirket işlerimizin içinde geçirdim, kalan günlerde İstanbul’da tahsilime devam ettim. 

İşini çok seven, işinden inanılmaz keyif alan ve bu yüzden çalışma hayatını özel hayatından ayrı yere koymayan bir yapım var. Bu konuda çok idealistim. Henüz ilkokul çağlarında bile bina, araba, daire eskizleri yapan bir çocuktum. Bugünde bu ideali devam ettiriyor ve iş konusunda hep üzerine koymaya çalışıyorum. Bunların dışında sosyal bir insanım. Ailem ve dostlarımla beraber zaman geçirmeyi çok seviyorum. Sivil topluma ayrı bir önem veriyorum. 2011 yılında henüz 18 yaşıma ilk bastığımda “Eskişehir Genç İş Adamları Derneği (ESGİAD)” üyesi oldum. Bugün de ESGİAD Yönetim Kurulu Üyesi olarak aynı çatı altında olmaya devam ediyorum. Bunun yanı sıra pek çok STK ile sosyal sorumluluk ve Eskişehir paydasında ortak çalışmalar içinde oldum ve olmaya da devam edeceğim. 

Peki bize biraz firmanızdan bahseder misiniz?

Aydoğanlar İnşaat yarım asırlık bir geçmişe sahip. 1974’de temelleri atılan, 1976 yılında kurumsallaşan ve bugüne dek bu kurumsal ilkelerinden ödün vermeden ilerlemiş bir oluşum. Ben ve kardeşim Barış şirketimizin 3. kuşak yöneticisiyiz. Dedemden bayrağı devir alan babam Güntekin Aydoğan bu yolculuğun en önemli mihenk taşı diyebilirim. İdealist  biri olarak inşaat sektöründe  o günün koşullarında kurumsal devrimler yaptı. Eskişehir’de ulusal düzeyde bir marka ve altyapı hazırladı. Benim de hem işin mutfağında hem de mektebinde olmam için inanılmaz teşvik edici oldu. Dolayısıyla mezun olur olmaz bana ciddi bir sorumluluk verdi ve hem ben hem kardeşim Barış onun güvenini boşa çıkarmadan yolumuza devam ediyoruz.  Firmamız ağırlıklı olarak konut projelerine imza atıyor. Ayrıca konumuna göre zaman zaman ticari proje üretimleri de gerçekleştiriyoruz.

Hangi faktörler Aydoğanlar İnşaat'ı Eskişehir'in öncü inşaat firması yapmaktadır?

Bizi sektörde öncü yapan unsurların başında 50 yıllık kurumsal geçmişimiz ve müşterilerimizin deneyimi geliyor. Biz yaptığımız hiçbir projeye somut bir yapı, bina olarak bakmıyoruz. Çok değerli bulduğumuz proje filtrelerimiz var. Güvenlik, estetik, konfor gibi asla taviz vermediğimiz ve titizlikle üstünde durduğumuz detaylar var. Herhangi bir proje için önce çevre etüdü yapıyoruz. İnşa edeceğimiz alanda yaşayacak insanların hayatına nasıl bir farklılık katarız, çevre faktörü nasıl bir katma değer oluşturur bunun bilincindeyiz. 

Güvenlik, özellikle bir deprem ülkesi olduğumuz için üzerinde en çok mesai harcadığımız konuların başında geliyor. İlgili deprem yönetmeliğinin her projemizde çok daha fazlasını yaparak müşterilerimizin bu konuda yaşayacağı kaygıları bir kenara bırakmalarına imkân sağlıyoruz. 

Estetik kalitenin yanı sıra yaşam alanının dışı gibi içinde de müşteriye konfor ve farklılıklar yaşatmayı seviyoruz. Tabii en iddialı olduğumuz noktaların başında kullandığımız ürün kalitesi geliyor. Temelden çatıya, görünen, görünmeyen her detayda en yüksek kalite malzeme kullanarak yaşam alanlarına ciddi bir katma değer sağlıyoruz. Aslında biz her projeyi önce kendimiz için, bizler de içinde yaşayacakmış gibi yapıyoruz. 

Tabii en önemli kısmı sona bıraktım. Bizler kurumsal olduğu kadar ahilik kültüründen gelen bir işletme hafızasına sahibiz. Dürüstlük ve açıklık bizim olmazsa olmazımız. Kurumsallık ve ahilik etiğini çok iyi harman ettiğimizi düşünüyorum. 

İnşaat sektörünün zorlukları neler, bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Sektörün her alanı zorluk ve meşakkat dolu. Bu konuda saatlerce anlatabilirim. Ancak temel zorlukları kısaca aktarayım. 

Mesela pandemi gibi beklenmedik süreçler çok yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor. Köklü firmalar dahi bu tür uzun ve bilinmez süreçlerde yara alabiliyor. Küçük hacimli firmalar için bu büyük bir zorluk. 

Döviz kurlarında yaşanan istikrarsızlık hem firma hem tüketici için ciddi bir handikap. Kullanılan malzemeler bir projeye başladığınız noktada kalmıyor. Sürekli artış olduğu için maliyet hesaplarında bunu iyi hesaplamak ve son tüketiciye bunu yansıtmamak için kâr marjından ciddi ödünler verebiliyoruz. İmar sorunları, arsa maliyetlerinin inşaat maliyetinden daha fazla seviyelere ulaşması gibi türlü faktörleri de sıralayabilirim. Bunlar genel olarak bu sektörün sürekli yaşadığı sorunlar lakin biz ciddi bir hafıza ve deneyime sahip olduğumuz için üstesinden gelmekte zorlanmıyoruz. Projeyi daha geniş bir öngörü ile ele alıp tedbirleri en başa yerleştiriyoruz.

Firmanız ve kendiniz adına gelecek planlarınız nelerdir? 

Başta da belirttiğim gibi ben çok değerli bir firmanın 3. kuşak yöneticisiyim. Büyüklerimden çok kıymetli bir marka mirası aldım. Bu markayı bugünden yarına başarıyla temsil etmek ve 4. kuşağa teslim etmek adına önemli bir hayli zaman ve hedef var. Sektör sürekli yenileniyor. İnovatif katkılarla birlikte insanların beklentileri de paralel olarak değişiyor, gelişiyor. Ben hem mesleğimin bir gereği olarak hem hobi olarak bu süreçleri sürekli yakından takip ediyorum. Bazılarını projelerimize entegre etmekle ilgili fizibilite yapıyorum ve bu detayı önemsiyorum. Günlük hayatımın önemli bir kısmı şantiyelerde, proje detaylarının arasında geçiyor. Bu durumdan şikayet etmek bir yana inanılmaz bir haz duyuyorum. Biten bir işin karşısına geçmek ve seyretmek yani üretimin bir parçası olarak bunu üst düzey bir kalite ile birleştirmek bir insanın hayatındaki en muazzam keyif unsuru. 

Firma olarak bu keyfi ve üretimi daha da güçlendirmek, standartları çok daha üst seviyelere çıkaracak projelere imza atmak öncelikli hedefimiz. Şahsi olarak ise spesifik bir hedeften ziyade Eskişehir’e kendi vizyonumla katkı sunmayı çok isterim. Şehrin büyümesinde, gelişmesinde herkes gibi benim de izim olsun, katkım olsun istiyorum. Bunu iş insanı olarak, sivil toplum gönüllüsü olarak ya da daha farklı bir sorumlulukla yapmak elbette mümkün. Bunu da zaman akışında göreceğiz. Yeter ki sağlığımız, enerjimiz ve ideallerimiz yerinde olsun. Onlar olduktan sonra ortaya nice güzel eserin çıkacağına eminim.

Son olarak genç iş insanları ve Eskişehir hakkında neler söylemek istersiniz? 

Ben genç yaşlarda sorumluluk almış ve profesyonel iş hayatına başlamış birisiyim. Eskişehir bu konuda önemli bir potansiyele sahip. Sanayi ve ticaret hayatında bu potansiyele güvenen hiçbir işletme mahcup olmadı. Gençler sosyal oldukları kadar iş disiplininden taviz vermeyecek kadar sorumluluk bilincini taşıyor. Yönettiği işletmeye çok ciddi bir ivme kazandırıyor ve çoğu zaman fark yaratıyor. Sadece iş dünyası değil şehrin siyasi ve bürokratik yönetim kademesinde de gençlerin ciddi bir rol almaya başladığını gördük. Orada da gençlerin bulundukları kuruma veya partiye nasıl bir güç kattığı ortada. Ben ilerleyen dönemde daha fazla gencin şehrin her kademesinde karşımıza çıkacağına ve şehrimizin gelecek vizyonunda muhteşem bir fark yaratacaklarına inanıyorum.