Magnesit A.Ş. Genel Müdürü Ekrem Bulur
Madencilik sektörü ülke kalkınması ve yaşam seviyesinin yükselmesinin temelini oluşturmaktadır. Bundan dolayı madencilik, sanayileşme sürecine paralel olarak, gün geçtikçe önemini artırmış ve günümüzde yalnızca ekonomik hayatın değil, aynı zamanda ülke güvenliğinin ve refahının belirleyici unsurlarından birisi olma noktasına yükselmiştir. Eskişehir’in olduğu kadar ülkemizin de önemli kuruluşlarından biri olan Magnesit AŞ’nin uzun yıllardır Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürlük görevini yürüten Ekrem Bulur’u yerinde ziyaret ederek hem mesleki hem özel hayatı ile ilgili sorular yönelttik. Sorularımızı içtenlikle yanıtlayarak, tecrübelerini aktaran Bulur, madenciliğin öneminden bahsederken iş dünyası ile ilgili görüşlerini ve tavsiyelerini de Follow okuyucuları ile paylaştı.
Kuruluşundan bu yana manyezit sektörünün Türkiye’de gelişmesinde önemli rol oynamış, sektörün lokomotifi durumunda olan Magnesit A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü olarak uzun yıllardır görev yapıyorsunuz. Bugünlere gelişinizden, kariyer yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
26.04.1956 tarihinde Eskişehir doğdum. Aile köklerim; çocukluk yıllarımda yaz aylarında tüm zamanımı geçirdiğim Eskişehir İli, Tepebaşı İlçesi Keskin Mahallesi’dir.
Eğitim hayatım sırasıyla:
İlkokul : Hürriyet İlkokulu
Ortaokul : Tunalı Ortaokulu
Lise : Eskişehir Atatürk Lisesi Haziran 1973 mezunu.
ÜSYM (Üniversite Seçme ve Yerleştirme Merkezi) tarafından yapılan üniversiteye giriş imtihanları sonucunda 1973 yılında Eskişehir’de İnşaat Mühendisliği Bölümüne kayıt olma hakkını kazandım. Fakat rahmetli babamın aldığı karar ile üniversite tahsili için Almanya’ya gittim. Almanya’ya gitme kararı hayatımdaki en önemli dönüm noktalarından ilki olmuştur. Almanca’yı öğrendikten sonra, Darmstadt Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde üniversite eğitimine başladım.
Öğrenciliğim esnasında, başarılı olunması oldukça zor Türkçe & Almanca yeminli tercümanlık imtihanına girdim. İmtihanlar resmi devlet imtihanı olup, akabinde tüm resmi dairelerde geçerli yeminli tercümanlık diploması veriliyordu. İmtihandan başarı ile çıkarak ve eyalet mahkemesinde de yemin ederek, yeminli tercüman oldum.
Hayatımdaki ikinci önemli karar da 1978 yılında evlenmek ve Sevgili Eşim Aynur Hanım’ı da Almanya’ya getirmek olmuştur. 1973 – 1986 yılları arasında kaldığım Almanya’da 1979 doğumlu oğlum Hakan ve 1983 doğumlu kızım Yasemin dünyaya gelmiştir.
Almanya’da üniversite eğitimim süresince, tüm boş vakitlerimi farklı iş kollarında çalışarak ve kişisel gelişimimi tamamlayarak geçirdim. Hem çocuklarımın eğitimi hem de ülkeme faydalı olmak için, Eylül 1986’da ailece almış olduğumuz bir karar ile Türkiye’ye kesin dönüş yaptık. Bu karar da hayatımdaki üçüncü önemli karar oldu.
Aralık 1986’da güzel Eskişehir’imizin güzide kuruluşlarından olan Tülomsaş’ta işe başladım. 1988- 1989 döneminde Hava Kuvvetleri, Kayseri Hava İkmal Bakım Merkezinde Mühendis Asteğmen olarak askerliğimi yaptım. Askerlikten sonra tekrar Tülomsaş’ta çalışmaya devam ettim.
15 Ağustos 1990 tarihinde halihazırda görev yaptığım güzel Eskişehir’imizin belki de ilk yabancı sermayeli şirketi olan MAGNESIT AŞ’de çalışmaya başladım.
1997 Ocak ayında Şirketin Teknik Bölüm ve Satın alma Müdürü,
2001 Yılı Nisan ayında İşletme Müdür Yardımcısı,
2005 Yılı Şubat ayında Üretim Müdürü,
2008 Yılı Mart ayından itibaren de Şirketin Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği ve Genel Müdürlük görevini yürütüyorum.
Ayrıca Madencilik konusunda kamuoyunu aydınlatmak, ülke ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye‘de ilk defa 2016 yılında, ESKİŞEHİR MADENCİLİK SEKTÖRÜ İŞ KÜMELENMESİ DERNEĞİ kurulmuştur. Şirketimizdeki Genel Müdürlük görevimin yanı sıra, elimden geldiğince Madencilik Kümesi Derneğinin başkanlığını da yürütmekteyim.
Kümenin başlıca amaçları şunlardır:
Madencilik sektörünün gelişmesine ve uluslararası rekabet gücüne katkı sağlamak,
Ar-Ge faaliyetlerini, inovasyonu ve girişimciliği teşvik etmek,
Üyeleri arasında, kültürel, mesleki, teknik, ticari, ekonomik, hukuki ve idari konularda iş birliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlamak,
Tüm üyelerin birlikte güçlenmelerini sağlamak,
Teknolojik, Sosyal, Ekonomik, Çevre ve İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi ve diğer teknik konularda, faaliyette bulunmak ve üyelerine rehberlik etmek,
Ülke madenciliğinin gelişmesine yüksek teknoloji maden sektöründe, dünya pazarlarında kalite, standart ve maliyet yönünden rekabet gücü üstün mamul üretim hedefinin gerçekleştirilmesi,
Maden sanayisinde ülke içinde yerli oranının arttırılmasına ve dış pazarlara ihracat imkanları oluşturulmasına katkıda bulunmak,
Çevrenin korunmasına yönelik çalışmalara katılmak, bu çalışmalarda elde edilen bilgilere dayalı prensipler oluşturmak derneğe üye madencilerimizi bilinçlendirmek,
Madencilikle ilgili tüm Bakanlıklar ve bilhassa MAPEG ile koordineli çalışarak madencilerin teknik ve idari sorunlarını çözüme kavuşturmak,
Madencilik alanında eğitime destek olmak, kalifiye işgücü yetiştirilmesine ve yetişmiş işgücüne istihdam yaratmaya aracı olmak,
Bu yıl şirketteki ve sektördeki 30’uncu yılımı tamamladım. Geçtiğimiz 30 yıl içerisinde birçok yatırım projesinin yürütücülüğünü de yaptım. Çalışma arkadaşlarımla çok önemli projelere imza attık. Bunlardan en önemlisi 130 metre uzunluğunda manyezit döner fırını projesini gerçekleştirdik ve imalatını da yerli firmalara yaptırdık. Başarılı bir şekilde işletmeye aldık. Hem döviz tasarrufu sağladık hem de ihracat potansiyelimizi arttırdık.
Türkiye’de lider konumda bulunan kuruluşunuz, tesisleriniz, üretim kapasitesi ile ilgili bilgi verir misiniz?
Şirketimizin ürün bazındaki kapasiteleri:
Ham Manyezit Üretim Kapasitesi : 700.000 t/Yıl
Sinter Üretim Kapasitesi : 280.000 t/Yıl
Refrakter Harcı Üretim Kapasitesi : 250.000 t/Yıl
Dünyanın birçok ülkesine ihracat yapan bir firmasınız. Dünyayı saran Covid-19 salgını çalışma sisteminizi ve ticari ilişkilerinizi nasıl etkiledi?
Ürünlerimizi dünyada 45’den fazla ülkeye ihraç ederek ülkemize döviz kazandırmaktayız. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TIM)’in 2018 yılı istatistiklerine göre, ihracatta 75 Milyon Dolar ile Türkiye’de 243. sıraya yerleştik.
Yine İstanbul Sanayi Odası’nın 2019 yılı Türkiye’nin ikinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 77. sıradayız. Bu başarılarda payı olan tüm çalışma arkadaşlarıma ve alt işverenlerimize yürekten teşekkür ederim.
Her yıl Kurumlar Vergisi sıralamasında Eskişehir ilinde ilk 10 firma içerisinde yerimizi almaktayız. 350 kendi personelimiz olmak üzere alt işverenler ile birlikte yaklaşık 900 kişiye iş istihdamı sağlamaktayız.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının etkileri gecikmeli de olsa 2020 yılının ikinci yarısından itibaren şirketimizde de hissedilmeye başladı. Mayıs ayı sonuna kadar ihracatımız geçtiğimiz yıllara göre artış gösterdi. Haziran ayından itibaren dünyanın 45 ayrı ülkesine yayılmış müşterilerimiz (Demir-Çelik Fabrikaları) üretimlerini kısmaya, hatta durdurmaya başladılar. Dolayısıyla ihracatımızda da daralma oldu. Ağustos ayının ikinci yarısından itibaren eski satış rakamlarına çıkmaya başlayacağız.
Yeni normal çalışma sistemine adapte olabildiniz mi, şirket içi aldığınız tedbirlerden bahseder misiniz?
Korona virüsün personelimize ve ailelerine bulaşmasını engellemek için birçok tedbir aldık. Personelimiz çalışırken ve işe gidip gelirken sürekli maske takıyor, çalışılan her bölgede hijyen noktaları oluşturduk, sosyal mesafeyi korumaya özen gösteriyoruz, Yemekhanemizde bir müddet yemek servisi yapılmadı, personele kumanya dağıtıldı. Yemekhanedeki yoğunluğu azaltmak için gruplara göre yemek saatlerini yeniden düzenledik. Sandalye kapasitesini yarıya düşürdük.
Sektörel zorluklar nelerdir, bu zorluklarla başa çıkmak için ne gibi projeler üretiyorsunuz?
Madencilik sektörü, ağır ve tehlikeli işler sınıfındadır. Kalifiye personel bulmakta zorlanıyoruz. Madencilik faaliyetinde bulunan şirketlerin hemen hemen her bakanlıkla işi olmakta, izin ve ruhsat süreleri çok uzun sürmekte ve ruhsat garantisi yok. En küçük bir ihlalde, ruhsat iptali gibi yaptırımlar var. Madencilerin enerji giderleri, maliyetler içinde çok yüksek bir oran oluşturmaktadır. Madencilerin sarf ettiği motorinden ÖTV alınmaması doğru bir karar olacaktır.
Ayrıca madencilere karşı, kamuoyunda çok yanlış önyargılar vardır. Bunların giderilmesi gerekir. Madencilik, sanayileşmenin ilk evresidir. Madencilik faaliyetleri olmadan, sanayi üretimi olamaz. İnsanlığın refahının artması, madencilik faaliyetlerinin gelişmesi ile paralel gerçekleşmiştir. Madencilik her endüstrinin temelidir. Madencilik bitmişse her şey bitmiş demektir. O yüzden ülkemiz kendi kendine yeten bir ülke olmak ve endüstriyel üretimde büyümek istiyorsa, en başta maden üretimini desteklemeli, kendi doğal kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirmenin imkanlarını zorlamalı, yatırımcılarla iş birliği içerisinde olmalıdır. Bu şekilde pandeminin dünya ekonomilerine vurduğu darbeyi, belki de fırsata çevirebiliriz. Toprağın altından yeryüzüne çıkarılmayan madenin değeri yoktur. Yeryüzüne çıkarılıp ta satılamayan madenin de değeri yoktur. Madenciler yer altındaki milli zenginliği yeryüzüne çıkarırken, istihdam yaratmak, vergi vermek ve ihracattan dolayı döviz girdisi ile, ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlamaktadırlar.
Maalesef ülkemizde son yıllarda, Meslek Lisesi eğitimli, kalifiye teknik personel eksikliği söz konusudur. Bu eksikliğin giderilmesine, bir nebze de olsa katkı vermek için şirketimizde endüstriyel otomasyon laboratuvarı oluşturduk. Eskişehir Atatürk Endüstri Meslek Lisesi Elektrik-Elektronik bölümü öğrencileri, lisenin ilgili branş öğretmenleri nezaretinde, bu laboratuvarda haftada iki tam gün uygulamalı eğitim yapmaktadırlar. Sanayinin geleceği için, genç personel eğitimine önem vermemiz gerekiyor.
Firma olarak doğaya ve yeniden ağaçlandırma çalışmalarına da önem verdiğinizi de biliyoruz. Bu konuda son dönemde yaptığınız çalışmalardan ve dikkat ettiğiniz unsurlardan bahseder misiniz?
Yeraltındaki bir defalık zenginliği, ekonomiye kazandırırken, istihdam yaratarak, ihracat ile ülkemize döviz kazandırarak, cari açığımızın kapatılmasına destek verirken, maden sahalarını ağaçlandırarak geleceğe kalıcı bir zenginlik bırakıyoruz. 11 Kasım 2019 itibari ile, son 12 yılda 196.500 fidanı toprakla buluşturduk.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023 ağaçlandırma kampanyasına, 11 Kasım 2019’da Eskişehir Orman Bölge Müdürlüğü ile iş birliği içinde, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi hocaları, öğrencileri, kendi personelimiz ve alt işverenlerimiz ile birlikte 2.023 adet fidan dikimi gerçekleştirdik.
Çok güzel bir atık yönetim sistemiz var. Doğa ile dost bir şekilde çalışma yapmaktayız. Şirketimizin ambulansı ve itfaiye araçları ile çevre köylere de hizmet vermekteyiz, Çevremizdeki yangınlara ilk olarak biz müdahale ediyoruz.
Kendi sektörünüzde başarılı ve tecrübeli bir iş adamı olarak bundan sonraki süreçte ülkemizdeki ekonomik yaşam ve iş yaşamı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Refah ve kalkınmanın yolu üretmekten geçer, üretim olmadan tüketim olmaz. Hep birlikte çok çalışmamız lazım, üretmemiz lazım. Verimli ve istikrarlı çalışarak, maden kaynaklarımızı iyi kullanarak, dış ülkelere muhtaç olmadan sanayimizi geliştirmemiz lazım. Ülkemizi zengin, gelişmiş ülkeler seviyesine taşımamız lazım. Bilgiyi paylaşıp, tecrübemizi yeni nesillere aktarmamız gerekiyor.
İş hayatımız ile ilgili benim çok önemli beş altın kuralım şöyle:
İş Sağlığı ve Güvenliği:
Çalışanlarımızın sağlığının korunmasına ve güvenli ortamda çalışmasına yönelik tedbirleri alıp uygulamalarını takip etmemiz lazım. Hedefimiz sıfır iş kazasıdır.
Çevrecilik:
Çevremizi ağaçlandırıp yeşillendirelim, kirletmeyelim. Gelecek nesillere güzel bir yaşam alanı bırakalım.
Verimlilik:
Başta insan verimliliği olmak üzere, enerjimizi, elektriğimizi, suyumuzu ve her türlü tabii kaynağımızı verimli kullanmalıyız, korumalıyız.
Kalite:
Kaliteli ve ucuz üretim yapmamız lazım ki, müşterilerimiz ürünlerimizden memnun kalsınlar.
Devletimizin kanunlarına, yönetmeliklerine ve tebliğlerine harfiyen uymalıyız uygulamalıyız.
Hayattaki en büyük başarınızı nasıl tanımlarsınız? Kendi perspektifinizden baktığınızda başarılı olmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
Hayatımdaki en büyük başarı, ekip arkadaşlarımla birlikte dünyanın en uzun (130 metre) manyezit fırınının projesini yapıp, yerli firmalara imal ettirip, başarılı bir şekilde üretime geçirmemiz oldu. Bu projemizi, Çin ve Avusturya’daki kardeş işletmelere de Türk Projesi olarak verdik. Çin’de kurulan fırın üretime geçti. Avusturya’da kurulmakta olan fırın da bir yıl içinde üretime girmiş olacak. Böylece yurt dışına bilim ve teknoloji ihracatını da gerçekleştirmiş olduk.
İş hayatınız dışında kendinizi anlatır mısınız, aile ve özel yaşantınızdan da biraz bahseder misiniz?
İş hayatım dışında, torunlarım Sena ve Oğuz ile ilgilenmek, onlara daha fazla vakit ayırabilmek istiyorum, fakat ikisi de Eskişehir dışındalar. Şu anda yaşadığım Yukarı Söğütönü Mahallesi’ndeki (Annemin Köyü) evimde, bahçe ile ilgilenmek, yetişen sebze ve meyvaları toplamak, kuşlara ve kedilere yiyecek ve su vermek beni mutlu ediyor. Sokakta oynayan çocuklarla ilgilenmek, bazı hallerde onlarla oyunlar oynamak, akraba ziyaretlerini daha çok yapmak gibi. Fırsat bulduğumda çevre gezilerine çıkmak. Bisiklet ile köy içinde gezintiye çıkmak hobilerim arasındadır.
İlgi alanlarınız nelerdir, hayattan daha fazla keyif almanızı sağlayan tutkularınız var mıdır?
Ben 1965 yılından beri Eskişehirsporluyum. Birçok başarıları stadyumda yaşadım. Televizyondan maç yayınlarını seyretmeyi de seviyorum. Yerli yabancı folklor gösterilerini ilgiyle ve severek seyrederim. Türk sanat müziği, halk müziği, uluslararası klasik ve country müziklerini dinlemekte hoşuma gider. Çok yurt dışı seyahati yaptığım için, elimden geldiğince Türkiye’yi ve Türk kültürünü yurt dışında tanıtmaya gayret ediyorum.
Tecrübelerinize dayanarak iş hayatına yeni atılmış ya da atılacak kişilere, ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
İş hayatına yeni atılan gençlere en önemli tavsiyem kendilerini her alanda geliştirmeleridir. Okulda ve mesleklerinde en iyilerin içinde olmaya gayret etsinler. Hiçbir zaman ‘hep ben mi yapacağım?’ sorusunu sormasınlar. Hep ben yapmalıyım, öncü olayım düşüncesinde olsunlar. Hep ben yapacağım düşüncesi zaman içinde hep birlikte yapıyoruz düşüncesine dönüşecektir ki, asıl başarı oradadır. Ülkemizin kalkınmasına ancak böyle katkı sağlayabiliriz. Bildiklerini iş arkadaşları ile paylaşsınlar ki, toplumun bilgi birikimi daima artsın ve yayılsın. Bilmedikleri bir konuda soru sormaktan çekinmesinler. Hata yapmaktan korkmasınlar. Yaptıkları hataları diğer insanlar ile paylaşsınlar ve hem kendileri hem de iş arkadaşları, çevreleri bu hatalardan dersler çıkartsınlar ki hatalar tekrarlanmasın.
Röportaj: Esra Güneş