Estetik ve Fonksiyonun Buluştuğu Mekanların Mimarı "İç Mimar Cemre Yazıcı"
İç mimarlık dünyasında adından sıkça söz ettiren bir isim olan Cemre Yazıcı, özgün tasarımları ve estetik anlayışıyla sektörde kendine sağlam bir yer edinmiştir. İzmir Ekonomi Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra kısa sürede sektörde parlayan Yazıcı, deneyimlerini Folkart Yapı gibi önemli şirketlerde ve ünlü mimar Emre Arolat'ın ofisinde kazanarak ustalığını perçinlemiştir. Kendi şirketi Yazıcı Interiors'u kurarak hayallerini gerçekleştiren Cemre Yazıcı, her projede özgün bir bakış açısıyla müşterilerinin beklentilerini aşmayı başarmıştır. Sürdürülebilir tasarımın önemini vurgulayan Yazıcı, estetik ve fonksiyonellik arasında mükemmel bir denge kurarak benzersiz mekanlar ortaya koymaktadır. Gelecek hedeflerinde ise daha geniş kitlelere ulaşarak sanatın farklı alanlarıyla etkileyici projelere imza atmayı amaçlıyor.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben İç Mimar Cemre Yazıcı. 1993 doğumluyum. 2016 senesinde lisans eğitimimi, İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde tamamlayarak mezun oldum. Deneyimli mezun olabilmek adına üniversite 2. sınıftan itibaren sektörde part-time veya freelance olarak çalışmaya başladım. Son senelerimde Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olan Folkart Yapı’da şantiye tecrübesi ve dünya çapında başarılı bir mimar olan Emre Arolat’ın mimarlık firmasında ofis stajı yaparak tecrübe kazandım. 2016 yılından itibaren aktif olarak meslek hayatındayım. Sanat yönetmenliği yaparak, mobilya, iç mimari tasarım ofisleri ve şantiye gibi mesleğimizin farklı alanlarında çalışarak tecrübelerimi arttırdım. 2021 senesinde Yazıcı Interiors olarak kendi şirketimi kurdum. Şirketim İzmir tabanlı olmasına rağmen, Avrupa’da (Fransa, Almanya ve Bulgaristan) ve ülkemizin farklı şehirlerinde projeler yaptım. 2023 yılında aile kurma sebebiyle Eskişehir’e taşındım ve meslek hayatıma burada devam ediyorum.
İç mimar olmaya nasıl karar verdiniz?
Aslında lise hayatım boyunca Uçak Mühendisi olmak istememe rağmen, son senemde ilgimin İç Mimarlık’a yönelmesiyle beraber, tasarım yanımın güçlü olduğuna ve kendimi daha iyi yansıtacağıma inanarak bu bölüme yöneldim. Çok doğru bir karar vermişim. Okul süreci çok zor olmasına rağmen bir o kadar da keyifliydi. İşimi çok severek yapıyorum. Sıfırdan bir mekan tasarlamak ve o mekanı yaşatmak büyük bir haz veriyor. Bir daha seçme şansım olsa yine bu mesleği seçerim.
İç mimarlık kariyerinizdeki en büyük ilham kaynağı nedir?
Farklı zevklere sahip insanların hayal ettikleri ve yaşayacakları mekanları tasarlıyor olmak benim için inanılmaz bir motivasyon. Tek bir sebep belirtemem ama özenle tasarlanmış elegant yapılar, doğa, sanatın her alanı, detaylı ve titizlikle işlenmiş malzemeler ilham kaynaklarım diyebilirim.
Bir projeye başlamadan önce nelere dikkat edersiniz?
Projeye başlamadan önce müşteriyi doğru anlamak en önemli faktör bence. Müşteriyi tanımaya ve doğru anlamaya çalışarak başlıyorum. Tasarladığım mekanların, yaşayacak olan kişileri yansıtması benim için çok önemli. Müşterilerimin hayal ettikleri mekanları konforlu, estetik ve fonksiyonel olarak doğru bir şekilde kurguladıktan sonra kaliteli malzeme seçimleri ve bu malzemeleri doğru kullanarak ilerliyorum. Önemli olan yaşayacakları bu mekanları hızlı tüketimden uzak, samimi ve özgün bir şekilde tasarlamak.
Sizin için başarılı bir tasarımın temel unsurları nelerdir?
İç mekan tasarımında fonksiyonellik, mekanın işlevselliğini arttırabilmek için en önemli etkendir. Düşünce, kavram ve biçim iç mekanda sürekli olarak birbiriyle etkileşim halindedir. Bu nedenle rasyonel eksen ve tasarıma özgünlük kazandıran sezgisel eksen, kullanıcının yaşayarak deneyimleyeceği bir bağlamda, kendine özgü bir ifade biçimiyle aktarılmalıdır. Malzeme kullanımı, renk seçimi ve dekorasyon öğeleri de bu anlamda tamamlayıcıdır.
Bir iç mimar olarak, tasarımlarınızda tercih ettiğiniz bir estetik anlayışı var mı, yoksa her projeye farklı bir yaklaşım mı sergiliyorsunuz?
Her mekanın kendine özgü bir ruhu olduğuna inanıyor ve kullanıcının yaşam kalitesiyle bütünleşmesi gerektiğine inanıyorum. Şahsen klasik Fransız estetiğinin modernist detaylar ve çağdaş formlarla sentezlendiği mekanları çok beğeniyorum. Fakat her kullanıcının farklı bir vizyonu ve tasarım anlayışı olduğu için her projede tasarım dilimden taviz vermeden müşterilerimi en iyi şekilde yansıtmaya çalışıyorum. Genel olarak projelerimdeki yaklaşımım; abartısız zarafet, kaliteli malzeme ve işçilik, farklı detaylarla zamansız mekanlar yaratmak.
Müşterilerinizle iş birliği yaparken en önem verdiğiniz şey nedir?
Karşılıklı güven hem benim için hem de müşterilerim için çok önemli. Benim onları doğru anlamam ve isteklerine yönelik çalışmalar yaparak hayal ettikleri mekanları yaratmam müşterilerim için ne kadar önemli ise, onların da fonksiyonel ve konforlu planlamalar yaparak, doğru malzeme seçimi ve doğru kullanım alanlarıyla alakalı bana ve tecrübelerime olan güvenleri benim için çok önemli. Başarılı projeler yaratmamızın da en büyük sebebi bu bence.
Sürdürülebilir tasarım hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
Günümüzde enerji kullanımı ve çevre kirliliğiyle ilgili izlenen yanlış politikalar ve doğal kaynaklarımızın hızla tüketilmesi bizi ve doğamızı tehdit etmektedir. Her ne kadar nüfus yoğunluğunun aşırı düzeyde artması, yerel kaynaklarımızın tükenmesi ve çok sayıda yapının hızla yapılması bizi sürdürülebilir mekanlar tasarlama konusunda zorlasa da, çevreye duyarlı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına öncelik veren, malzemeyi, suyu ve enerjiyi, insanların konforunu ve sağlığını ön planda tutarak sürdürülebilir mekanlar yaratmayı amaçlayan alternatif bir tasarım anlayışı oluşmuştur. Tüm kullanıcıların hayat kalitesini arttırmak ve sağlıklı alanlar oluşturmak için; mekan planlamasından aydınlatmaya, enerjinin doğru kullanımından malzeme seçimine kadar uzun vadeli devamlılığı teşvik eden tasarım anlayışını benimsemek tüm tasarımcıların önceliği olmalıdır.
İşinizde en çok keyif aldığınız yön nedir?
Tasarım süreci bize, hiç tanımadığımız kullanıcıların hayal edip içinde bir yaşam kurmayı planladıkları alanları yaratma fırsatı sunduğu için en keyif verici süreç olabilir. Buna ek olarak yeni malzemeleri keşfetmek ve uygulama alanında detayları sorgulayarak tasarımlarıma biçim vermek benim için müthiş bir haz.
Genç iç mimar adaylarına ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Kendi tecrübelerimden yola çıkarak; üniversite okumanın teorik anlamda çok şey kattığını, farklı bakış açıları ve çevre kazandırdığını, seyahat etmenin vizyonumuzu geliştirdiğini söyleyebilirim. Fakat benim mesleğime dair en çok tecrübe kazandığım alan uygulama sürecinde bulunmak olmuştur. Malzemeleri tanımanın, nasıl uygulandığını öğrenmenin, tasarladığınız alanların alt yapısının nasıl oluştuğunu görmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İşin mutfağında bulunmak, şantiye tozu yutmak, tasarım alanında size birçok basamak atlatır. Bunun yanı sıra genç mimar arkadaşlarıma tavsiyem konfor alanlarından çıkıp, kendilerini geliştirmeleri ve risk almalarıdır. Kendi iş hayatımda karşıma çıkan iyi fırsatları değerlendirip, konfor alanımdan çıkmam her zaman bana daha güzel kapılar açtı. Bugün birçok farklı şehirde projeler yapmamın, kendi firmamı kurmamın en büyük sebebi karşıma çıkan fırsatlarda beklemek yerine harekete geçip, bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmemdir.
Kariyerinizdeki gelecek hedefleriniz nelerdir?
Artık kurulu düzenimin Eskişehir’de olmasına rağmen ülkemizin farklı şehirlerinde kendi tasarım anlayışım ile farklı mekanlar yaratmak, yurtdışında daha fazla projeye imza atarak bilinirlik kazanmak ve yarattığım mekanlarla sanatın farklı dalları arasında bir bütünlük sağlayacak projelere imza atmak şuan ki hedeflerim arasında.