Sıra dışı Yetenek ve Benzersiz Tarz!

Ahmet Aydın, sahnesindeki enerjisiyle izleyicileri büyülemeye devam ediyor! Taekwondo’daki uluslararası başarıları ve müziğe olan tutkusuyla kendini aşan bir yetenek! Cesur sahne performanslarıyla kalpleri fethediyor. Ahmet’in gelecek projeleri, sanat ve sporun muhteşem bir birleşimini vadediyor. Takipçileri, onun muhteşem hikayesi ve azmi karşısında hayran kalmaya devam edecekler. Unutmayın, Ahmet Aydın sahnenin gerçek yıldızı

ESKİŞEHİR 08.12.2023, 23:34 08.12.2023, 23:31 Muhabir
Sıra dışı Yetenek ve Benzersiz Tarz!

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Ahmet Aydın, lakabım Kinyas. Güzel bir ailenin iki çocuğundan biriyim Eskişehir'de doğdum, büyüdüm. Eskişehir Teknik Üniversitesi'nde Rekreasyon bölümüne devam etmekteyim. Aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim programlarında da birkaç bölüm daha devam ettiriyorum. Ailem sayesinde 3 yaşında başladığım bir Taekwondo hayatım var. Es-Yıldırım Spor Kulübü’nde lisanslı sporcuyum rahmetli antrenörüm Nadir Özsoy rahmetli olduktan sonra kızı Sedanur Özsoy ile devam etmeye başladım.Hocamı saygıyla anıyorum.Onun sayesinde Türkiye TaekwondoFederasyonu’nda Milli takım sporcusuyum. World Taekwondo President Cup Balkan şampiyonluğu gibi birçok uluslararası şampiyonluğa sahibim. Ülkemi bu alanda temsil etmeyi seviyorum. Ayrıca Kadir Büyükmehmetoğlu ile jimnastik antrenmanları yapıyorum Kadir Hoca’nın teknik bilgisi sayesinde diğer sporculardan daha farklı tekniklere sahibim ve Kadir Hoca sayesinde dahada gelişeceğimi biliyorum. Sporun getirisi ile başlayan bir sanat ilgim her zaman vardı. Ablam sayesinde müzik ile tanıştım, ablam bateri çalıyordu. Hep sanatçı olmak isterdim. Arkadaşlarım arabesk rap dinlerken ben Linkin Park dinlerdim Daha sonra 17 yaşlarında bir reklam ajansında Radyo Yayıncılığına başladım. Beste Pınar Arık’ın beni keşfetmesiyle birlikte müzik kariyerim başladı. beni Servo Ses Sistemleri’ne Musa Eser’in yanına eğitime gönderdi. Pioneer sistemde DJ’lik eğitimi aldım. Böylece şu an çalıştığım şirketle tanışmama neden oldu.  BPA Reklam ve Tasarım Ajansı’nda Halka İlişkiler Müdürü olarak çalışıyorum. Beste Pınar Arık’ın ve şirketimizin Networkü sayesinde, daha çok çevre edindim ve güzel ilişkiler kurabildim.Mekanlarda DJ’lik yapmak yerine VIP olarak DJ piyasasına giriş yaptığım için beni çok göremiyorsunuz. BPA ve özellikle de çalışma arkadaşlarım beni çok destekledi. Benim sahnem olduğunda, programlara çıkmaya başladığımda vs. sponsorluğumu yapan bir şirket firmasıyla birlikte olmak beni çok mutlu ediyordu. Bu sıra zarfında hep farklı müzikler dinlemeye çalışıp, farklı müzikler seçmeye çalıştım aslında. Bu süreç beni yorarken küçüklük arkadaşım Berke (Judi) “Ne yapıyorsun? Bir şeylerin değişmesi gerekiyor, sahneye çıkman gerekiyor.” dedi, ben de sahneye çıktım. Beni bir anda sahnenin ortasına atan arkadaşımdı aslında. İlk halka açık sahnemden sonra bir projeye başlayıp Possessed diye bir ekip kurduk ve şu an 20 kişilik, sanatçı ve gönüllerden oluşan bir dans ekibimiz, rap ekibimiz, DJ ekibimiz, tasarım ekibimiz oluşmaya başladı. Bir tasarım atölyesi açıldı. 222 Style Terzi’nin altında Bekir Abi ile çalışıyoruz. Bu süreçte antrenörüm ve anneannem vefat etti, annem kanserle savaşmaya başladı ve çok büyük bir depresyon dönemi geçirdim. Müziğe küstüm 1 yıl kadar. Annemin ve babamın sayesinde o karanlık dönemden çıktım. Böyle bir ailem olduğu için çok şanslı hissediyorum ve birtek onlar mutlu olsun istiyorum, onlara ihtiyaç duyuyorum.Annem Emine Aydın’ın duruşu ve kararları, babam Osman Aydın’ın ileri görüşlülüğü beni bugünlere getirdi.Onlardan Allah razı olsun. Tercihlerimde, kararlarımda, tarzımda ve her konuda beni destekleyen; diğer insanlara çok güzel cevaplar verebilen, beni sevip beni sürekli destekleyen bir ailem var. Onlara gerçekten çok teşekkür ediyorum.Uzun bir süre popüler kültür çalıyordum, piyasa DJ’liği dediğimiz noktada bir DJ’lik yapıyordum. Sasha diye bir arkadaşım geldi İran’dan, bir anda hayatıma giren birisi. Beni biraz daha Hard Techno ve Techno camiası ile tanıştırdı. Son 2 yıldır gecemi gündüzümü sadece Techno müzik arayarak geçirmeye başladım. Ateş oyuncakları ilede Sasha sayesinde tanıştım. İlk yanışımı da Sasha ile yaptım. Kendisi en yakın kız arkadaşım. Kısaca kendine has tarzı olan bir Anadolu çocuğuyum işte…


Müzikle tam olarak ne zaman tanıştınız?
Aslında 7-8 yaşlarında ablamın etkisiyle bir tanışıklığım oldu ama profesyonel düzeydeki müzik dediğim yerde, yani elektronik müzik gibi, 17 yaşında tanıştım ve bunun üzerine çok fazla yoğunlaşmaya başladım çünkü müzik asla bitmeyen ve gelişmesi durdurulamayan bir şey. Bunun açıklarını da aramaya başladım ve buldum. En sevdiğim tarzı çalmak istiyordum. Hep bir yöreselciliğin içinde büyütüldüm toplum ve aile tarafından -aslında herkes kadar- ve bu yöreselliğin içinde etnik bir yapım vardı. Ben biraz da saykodelik şeyleri çok seviyorum. Biraz çılgın, özgürlükçü bir hayatım vardı. Ethnic Tecno’nun burada buluştuğu bir yer oluyor, İkisini de sana yansıttırabiliyor. O yüzden Ethnic Techno üzerine çok yoğunlaştım bu dönemde. Hard Techno çalıyorum ama tüm türlere de hakimim. Müziğin bir bütün olduğunu düşünüyorum DJ’lerin tüm müzikleri çalabiliyor olmasını fakat birinde ustalaşmasını öneriyorum.


Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Saykodelik, çılgın ve özgürlükçü bir tarzım var. O gün ruh halim neyse güne o tarzla başlamayı seviyorum.Kendi oluşturduğum Cosplay tasarımlarımı giymeyi seviyorum ve bu da duygusal durumuma göre şekilleniyor.Kimsede olmayan, sadece bende olan şeyleri tasarlamayı ve giymeyi tercih ediyorum. Değişik, farklı tarzlara, türlere dönüşmeyi çok seviyorum. Bunu başka birilerine benzeyerek yapmayı sevmiyorum. Bugün Johnny Depp konseptinde çıkayım demiyorum. Bugün ne olayım diyerek çıkıyorum. Aynanın karşısında saatlerimi geçiriyorum. Bu konuda kıyafetlerimi seçerken en yakın arkadaşım ile karar veriyoruz. Zaten yıllardır arkadaşım ile birbirimizin stilistliğini yaptık. Ama ayakkabı konusunda biraz afallarız. Ayakkabı bizim için aykırı olarak başladı sonra da öyle kalsın dedik. Saç tasarımlarım konusunda profesyonel yardım almak durumunda kalıyorum fakat istediğim her şeyi çıkarabilen 2 tane saç tasarımcısı ile çalışıyorum birisi Boxbraids Eskişehir’de saç tasarımcısı Melshabby birisi de Uğur Erdem. İkisi de çok yakın arkadaşlarım ve sahnede de bulunuyorlar, Possessed projesinde saç tasarlıyorlar. Melshabby bu sırada ateş dansı yapıyor. Çılgın bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Aykırı olmayı, rahatsız edici olmayı seviyorum. Çoğu insan bundan rahatsızlık duyuyor ve çoğu insan da bunu çok başarılı buluyor. Bir şeyler insanları rahatsız ediyorsa doğru yapıldığını düşünüyorum çünkü değişik bir algıda yaşıyoruz ve istediğimiz konuma gelemiyoruz. Bu nedenle düşüncelerimin tarzını yansıtıyorum diyebilirim. O gün asi bir adamsam asiyim çünkü bütün duygularımız bize ait. Belirli bir kalıba uymayı sevmiyorum. Bir gün beni saçı kısa görürken diğer gün upuzun görebilirsiniz. Türkiye’de yaşamıyor olsam kıyafetsiz dışarı çıkabilirim.

Gelecekteki projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Gelecekteki projelerim hakkında bahsetmem gerekirse öncelikle 3 tane proje içerisindeyim şu an. 

Possessed diye bir grubum var. Possessed grubuyla bir sanat sahnesi çıkartmaya çalışıyoruz. Bir Techno operası, Techno tiyatro müzikali diyebileceğimiz bir sahnede çalışıyoruz. Ekip arkadaşlarımın bazıları dansçı, bazıları saç tasarımcısı, bazıları rapçi, bazıları müzisyen, bazıları hayatlarında daha önce hiç bir şey yapmamış ama biz de bu sahnede olmak istiyoruz diyen arkadaşlar Possessed’ın amacı felsefe olmasıydı. Biz bir felsefe kurmuştuk en yakın arkadaşımla birlikte, sokağı sahneye taşıyorduk çünkü sokakta o kadar fazla yetenekli insan var ki bunu Eskişehir'de Adalar’da gezdiğimizde görebiliyoruz fakat sahnede değiller. Biz de bu sayede insanlara bir sahne kapısı açmak istedik ve böyle bir sahne oluştu. Geçen sene bir etnik Techno müzikali yapmıştık ve çok büyük ilgi duyuldu. Orada bir Diriliş hikayesi canlandırdık Şamanik danslarla Techno’nun olmayan bir hikayesini yansıttık ve çok güzel ilerledi. O yüzden bunun gerçekten iyi seviyelere geleceğini düşünüyoruz. Bu en büyük projemiz ve bunun üzerine odaklı bir şekilde yaşıyoruz. Bu tasarım projesinde kendi tarzımızı yansıttığımız kıyafetlerle gezmeyi sevdiğimiz için -sürekli farklı tarzlarla geziyoruz- ve pantolonları gömlekleri vesaire kendimiz tasarlıyoruz. Moda akımı yaratmaya çalışıyoruz. Bununla ilgili bir defile yapmayı düşünüyoruz. Bu konuda bize 222 Style Terzi ve Bekir abi çok destek oluyor Çünkü ekonominin durumunu biliyoruz. Bize hem kapısını açıp hem dikim konusunda eğitimler verdi. Ona çok teşekkür ediyorum bu yüzden. 
Sonrasında bir tane Taekwondo projem var, büyük bir proje. Artık antrenörlük yapma seviyesine geldiğimi düşünüyorum. Bu kadar çok uluslararası derecem olduğu için de harekete geçirmem gereken şeylerin olduğunu düşündüm. Bir salon açmak istiyorum ama asıl hedefim bu salonun normal bir spor salonu olarak kalmaması. İçine bir sanatın, bir kafenin eklendiği güzel bir salon düşünüyorum 1-2 yıl içerisinde. En önemli nokta ailemin bir arazisi var. Bu araziye eski Doğu Felsefesine uygun bir Dojo kurmak istiyorum. İnsanların gelip 3 ay boyunca kendi evlerini yaptığı, o evlerden çıkıp macera hayatı yaşadığı, Çinlilerin taşların üzerinde yaptıkları duruş hareketleri, teknikleri çalıştığımız ve doğadaki yaşamı sadece kendilerinin yetiştirdikleri besinler, un ve su ile idame ettirmeleri gereken bir dövüş sanatları projem var. 3 aylık bir kamp sürecine almak istiyorum milli sporcuları ve katılmak isteyen tüm kulüpleri. Gelişimin böyle sağlandığını düşünüyorum. Disiplinin de pişmanlık kadar büyük bir acı olduğunu düşünüyorum ve hayatta başka bir acının olduğunu düşünmüyorum.
Dansla müziği birleştirip birkaç single çıkarmayı düşünüyorum.Bunun üzerinde çalışmalar yapmaya başladık.İşinin ehli biriyle çalışmak beni mutlu ediyor.Yakında proje detaylarımızı da açıklayacağız. @a. kinyasaydinInstagram hesabımdan takip edebilirsiniz.

Code Group ile yürüttüğüm bir sahne projem daha var.

İlham kaynaklarınız nelerdir? Birisinden ilham alıyor musunuz yoksa tamamen kendiniz mi oluyorsunuz?

İlham aldığım kişiler tabii ki de var fakat ben Dünya ve Türkiye starlarını seviyorum galiba. Buna rağmen onlara uyum sağladığım bir yer yok çünkü zaten onlardan aldığım en büyük ilham aykırılıkları oluyor. Mesela Freddie Mercury, Michael Jackson, Lady Gaga’nın o aykırı tavırlarını çok beğeniyorum. Türkiye’de ise Umut Kuzey ve Haluk Levent’i çok beğeniyorum. Haluk Levent toplumsal bir şey yaparken Umut Kuzey çok güzel etkinlikler yaparken engellenmeye çalışılan bir durumun içinde, bir sürü baskının altında kaldığı halde devam etmeye çalışan bir adam ve bunlar benim çok hoşuma gidiyor. Bu nedenle bunları görüp hep abilerim ablalarım modunda olup tam aykırısı bir şeyler yaparak meydana çıkmayı seviyorum. Ne kadar özgürsen o kadar güzelsin, o kadar mutlusun. Çok para istemek gibi dertlerim yok. Arkadaşlarım hep söylediğim bir söz var; “Niye insanların sizi isteyip istemediğini düşünüyorsunuz? Sen onları istiyor musun ona bak. En kötü bir aynaya bak mutlu musun?”.


Kişisel hayatınızda ilgilendiğiniz başka alanlar var mı sanat, spor gibi?

Müzikten daha çok profesyonellik alanı spor olan birisiyim. 12 yılı geçkin bir milli takım hayatım var. Taekwondo ile uğraşıyorum, milli sporcuyum. Bu konuda çok büyük hedefleri olan biriyim gerek eğitim kısmında gerek sporculuk kısmında. Sporculuk kısmını artık başardım ve tamamlamaya başladığımı düşünüyorum ama son 2-3 jübilem olur diyorum. Bunu sonrasında dünya şampiyonları yetiştirmek istiyorum. World President Cup şampiyonluğum var, Turkish Open şampiyonluklarım var, Balkan şampiyonluğum var, Türkiye şampiyonluğum var. Burası biraz daha hobiden daha çok aslında profesyonellik alanım. Müzik bunun yanında biraz daha hobi olarak kalıyor benim için. Bunların da en büyük destekçisi Sarar Grup. Yurt dışına çıkmakta vs. sıkıntı yaşamıyorum ve başarılarım devam edip bir olimpiyat hedefliyorum. Son 1 yıldır da ateşle dans etmeye çalışıyorum. Ateş dansçısı Madmita etkisiyle başladım buna da. Birlikte sahne yapmak istediğim birisi ve bizim için sanırım burada olacak Peyote’de. Handpan ile de çok kısa süredir ilgileniyorum ama güzel bir ilerleme katettiğimi düşünüyorum. Bunun beni istediğim noktaya getireceğini düşünüyorum çünkü ben müziğime enstrümanı eklemek istiyorum ve bunun Handpan olmasını istiyorum. Normal bir sahneden çok müzikal bir tiyatro düşünüyorum.

Hayat mottonuz nedir?

İnsanlar iyi ya da kötüdür. Benim için buranın hiçbir önemi yok. Kendi doğruları olan bir insanım ve doğrularımı seviyorum. Bu doğrular bazen gerçekten küfredilecek kadar aykırı veya rahatsız edici de olabiliyor ama doğrularını bilip doğrularının üzerinde ilerlersen hayatta hem bir yerlere geliyorsun hem de saygı duyuluyorsun. Bu nedenle iyi ve kötü değilim. Kendi doğrularım var ve bu doğrular ile yaşıyorum.

Herhangi bir eğitim programınız var mı? DJolarak ya da uğraştığınız sporla alakalı bir eğitim veriyor musunuz şu an?

Evet DJ’lik eğitimi veriyorum. Şu an piyasada Ozan Çetin gibi benim warmuplarımı yapan Mustafa Dodurga gibi öğrencilerim var. Hatta geçen hafta bir çekilişle Ceren diye bir kıza DJ’lik eğitimi vermeye başladım ücretsiz bir şekilde. Sağlam bir Instagram kitlem olduğu için aslında Instagram’dan da gelir elde ediyorum. Taekwondo ile ilgili özel eğitim vermeyi seviyorum. Birebir çocuklarla ilgilenmeyi seviyorum. Yaşam koçluğu yapıyorum aynı zamanda. Biyoenerji sertifikam var. Biyoenerji seanslarına giriyorum ve biyoenerji eğitimi verebiliyorum. VIP DJ’lik yaptığım için bu alanda eğitimlerimi profesyonel düzeyde verdiğimi düşünüyorum. Eğitim almak isteyen herkesten ulaşmasını beklerim (İnstagram @a. kinyasaydin).

Yakında takipçilerinizin katılabileceği bir etkinlik var mı?

Evet bir etkinlik takvimi sürecimiz var. Aslında tam tarihlerin belli olmadığı 2 mekanla anlaştık ve bir tane tarih belirledik. -8 Aralık’ta Possessed ekibiyle Peyote sahnesinde olacağız. Kıyamet diye bir senaryoyu hikayeleştirerek oynamak istiyoruz. İnsanın kendi kıyametinin olduğu, gerçek kıyametin yansıtıldığı, Ethnic Techno alanındaki tasavvufi konuların işlenebileceği bir Techno sahnesi hazırlıyoruz. Bir Techno tiyatrosu ve müzikali olacak aslında. -Sonrasında lirik bir yapıda, Kampüste yapmak istediğimiz lirik dansların içinde olduğu, eski yöresel olayların içine katıldığı bir parti düşünüyoruz. Orada da Techno’yu biraz kullanacağız ama Warmup ve After’da popüler kültür çalmayı düşünüyoruz. Sonra da Mood ile bir görüşmemiz devam ediyor. Kesinleştikten sonra Mood’da bir Madmax yapmak istiyoruz. Kıyamet sonrasını da orada canlandırmak istiyoruz. Bir hikâyenin üstüne gitmeyi tercih ediyoruz. Bu hikâyeyi biz ilk başta diriliş olarak başladık, bir dirilişi yansıttık, birinin doğumunu ve ölümünü yansıttık aslında. Ölümünden sonra ise de kıyametle devam etmek istedik çünkü bir kıyamet aslında insanın kendisinde. Dini olarak da bakarsak insanın içinde bulunduğu çelişkiler durumu da bir kıyamettir. Bunların ikisini birlikte verebileceğimiz bir motivasyonda olmak istiyoruz. Sonrasında da artık işin biraz daha aykırılık bölümüne geçip Madmax yapmak istiyoruz. İnsanların gaz tulumlarını giyip çıktığı, arabalarla, motorlarla giriş yapılan bir sahne yapmak istiyoruz. Mood’u bitirdikten sonra artık bir yıldır sahnede olan bir ekip olduğumuz için bir yerlere ulaşabilme kaygımızı bitirmiş olacağız. Yani aslında biraz da kendimizi görmüş olacağız. Mood bizim için büyük bir fırsat, Peyote, Kampüs de öyle. Eskişehir'in önde gelen mekanları sonuçta. Sonraki hedefimiz IF ve Milyon. IF ve Milyon kadar büyük bir sahnede sahne alma hedefimiz var. Bunun için de destekler bekliyoruz. Kendi kostümlerimizi, kendi tasarımlarımızı sahnelerde kendimiz yapıyoruz. 

Sizi okuyanlara, takip edenlere neler söylemek istersiniz?

Beni takip etmelerindeki nedenin ne olduğunu bilmesem de gerçekten takipçilerime sadece şunu söylemek istiyorum; neyseniz osunuz. Hiç kimse için rol yapmaya, karakter değiştirmeye, şekil değiştirmeye gerek yok. Ben çok farklı bir karakter olduğum için çok fazla şekle giriyorum ama hepsini “ben” olarak kabul ediyorum. Bu yüzden kendimizi kabul etmeliyiz. Zaten korkunç şeyler yaşadığımız bir dönemdeyiz ama 29 Ekim'de 100. yılımızı kutladık. İstediğimiz yerde miyiz? Ben bu konuya ülkesel olarak değil dünya olarak bakıyorum. Apolitik bir yapıya sahibim. Ekrana baktığımda çocuk ölümlerinin, kadın tacizlerinin olduğu bir dünyada yaşıyorum ve korkuyorum. Bunu tek bir kişiye yıkmıyorum. Genel olarak insanın kendisinin sorun olduğunu düşünüyorum. Bunu o insanların da aşmasını çok istiyorum. İnsan ayırmıyorum hümanist bir yapım var ve herkese de bunu tavsiye ediyorum. Neler yapacağımı biliyorum hedeflerimi belirledim. Atacağım adımlardan da eminim yine de herkes kadar korkuyorum fakat ben de susamam.

Bana müziğin gerçekliğini öğrettiği için Backtaşım Mustafa Eren Sanat’a sonrasında Esra Güneş’e, Ece Erçelebi’ye ve Follow Magazin’e çok teşekkür ediyorum.

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
2
kapalı