Eda Özbiçen Köse “Sanat beni özgürleştiriyor”
Sanat, insanlarda varlık bilinciyle yüce duyguları ve derin düşünceleri uyandıran bir ifade biçimi ve iletişim aracıdır. Sanat, insanı kişisel yaşam düzeyinden evrensel yaşam düzeyine taşır. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olduktan sonra birçok sanat alanıyla ilgilenen ve sanata olan ilgisini ve yeteneğini resimlerinde, çizimlerinde buluşturan Eda Özbiçen Köse ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
İlk olarak kendinizden bahseder misiniz?
1990, Eskişehir doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 2013 yılında mezun oldum. Bir süre özel sektörde tasarımcı olarak çalıştıktan sonra organizasyon işiyle buluştum. İnsanların mutlu günlerinde onların yanında olmak oldukça eğlenceli. Özel sektörden ayrılıp hem biraz kendime vakit ayırmak hem de kendime ait bir işim olsun istediğim için kız kardeşimle birlikte organizasyon işine ‘merhaba’ dedik.
Sanatla yaptığım her şeyde kendimi buluyorum.
Güzel Sanatlar Fakültesi mezunusunuz, tasarım ve çizimler yapıyorsunuz. Sanatla ilişkinizden bahseder misiniz?
Sanatla yaptığım her şeyde kendimi buluyorum. Duygularımı, düşüncelerimi ifade etmek ve başkaları tarafından çalışmalarımın beğenilmesi mutluluk verici. Kendimi çizim yaparken özgür hissediyorum. Tasarım ya da resim yaparken hiçbir hesaplama yapmadan özgürce ortaya çıkan sonuç, çizgilerin birbiriyle buluşması boya katmanlarının yeni renkler yaratması beni ben yapıyor.
Resim konusunda oldukça yetenekli olduğunuzu biliyoruz. Özellikle atlarla ve binicilikle ilgili resimler yapıyorsunuz. Bu merakınız ne zaman ve nasıl başladı?
Eğitimime 14 yaşında başladım. Güzel sanatlar lisesi sınavlarına hazırlanırken birkaç farklı atölyede eğitim aldım. Yaptığım çalışmalarda dönem dönem belli konular üzerinde çalıştım. Üniversite zamanlarında ilgim genelde perspektif açıdan bina çizimleri ve onları farklı açılardan şekillendirip çizimleri ortaya çıkarmaktı. Uzunca bir süre bu şekilde çalıştım. Atlarla ilgili çalışmalarım ise eşim için çalıştığım bir at tuval çalışmasıyla başladı. Çalışmam birçok kişi tarafından beğenildi ve atlarla ilgili çalışmalarıma başladım. Atımız Yonaguska ve binicilik sporu yapmam, onları daha yakından tanımam, anatomilerini incelemem ve onlarla yakın temas kurmam beni daha da fazla motive etti. Bu güzellikleri tuvale aktarmak beni çok daha fazla mutlu ediyor.
Kendimi çizim yaparken özgür hissediyorum. Tasarım ya da resim yaparken hiçbir hesaplama yapmadan özgürce ortaya çıkan sonuç, çizgilerin birbiriyle buluşması boya katmanlarının yeni renkler yaratması beni ben yapıyor.
Aynı zamanda Makaron isimli bir organizasyon şirketiniz var. Aktif olarak devam ediyor musunuz, kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz?
Evet, makaron organizasyon benim için çok değerli. Devam ediyoruz ancak pandemi sürecinde uzun bir süre organizasyon organizasyonlarımıza ara vermek zorunda kaldık. Baharın gelmesiyle yine güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Makaron Organizasyon yeğenimin doğum günü ile başladı. Kız kardeşimle birlikte Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu olduğumuz için detaylı ve yaratıcı işler yapmayı seviyoruz. Bu organizasyonu yaparken çok keyif aldık ve neden devam etmeyelim diye düşünürken Makaron Organizasyon hikayemiz başladı…
Özel hayatınızda nasıl birisiniz? Yapmaktan keyif aldığınız aktiviteler nelerdir?
Sanatı ve hayvanları çok seven biriyim. Seyahat etmeyi de çok seviyorum. Yaz tatilimizde eşimle birlikte her yıl bir yurt dışı seyahatimiz olur. Farklı kültürler görmeyi farklı yerlere gitmeyi tercih ederiz. Eşimle bu yönden çok uyumluyuz. Şu an bütün konsantrasyonum binicilik sporunda. İyi bir engel sporcusu olmak istiyorum. Şu ana kadar deneyimlediğim ve en çok sevdiğim spor dalı da diyebilirim. Fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak bana çok katkı da sağladı. Çevremdeki arkadaşlarım bilir herkesi yönlendiriyorum sizlere de tavsiye ederim.
Bu süreç beni sergi açmaya teşvik etti.
Seyahat etmeyi sevdiğinizi anlıyoruz, en beğendiğiniz sizde yer bırakan şehir veya ülke neresi oldu?
Gezdiğim birçok şehir ve ülkenin ayrı ayrı anıları var bende. Ama bunlardan en sevdiğim şüphesiz unutamayacağım anılarımın arasında olan Singapur ve Bali seyahatimiz. Balayı için gitmiştik. Gerçekten harika destinasyonlar. Tekrar gitmek isterim.
Pandemi süreci maalesef hala devam ederken, siz ilk karantina dönemlerini nasıl geçirdiniz? İş ve kişisel anlamda nasıl önlemler alıyorsunuz?
Uzun zamandır resim yapsam da hayatın yoğunluğu ve telaşıyla aslında ara ara çizim yapmaya vakit ayırıyordum. Ama bu pandemi sürecinde nerdeyse her gün yağlı boya ve akrilik çalışmaları yapıyorum. Aslında özüme döndüm diyebilirim çünkü işim bu. Pandemi süreci gerçekten hepimiz için çok zor bir dönem. Bu süreç beni sergi açmaya teşvik etti. Hatta sergimizi kız kardeşimle birlikte önümüzdeki yaz aylarında açmayı düşünüyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi organizasyonlara bu süreçte ne yazık ki ara vermek zorunda kaldık. Bahar döneminde pandemi kurallarına uygun bir şekilde yine organizasyonlarımıza devam etmeyi düşünüyoruz.
Bundan sonraki süreç için hedef ve planlarınız nelerdir?
Tuval çalışmalarım ve sergilerim üzerine daha da fazla yoğunlaşacağım. Bunun yanı sıra günümüzün trendi online alışveriş olduğu için bizde bu pazarda Lilboutique_twins adlı butiğimizle yerimizi aldık. Henüz çok yeni olsak da güzel geri bildirimler geliyor. Şu an ki hedefimiz butiğimizi daha ileri seviyelere taşımak olacak.