Enerjik, güzel ve üretken bir sanatçı: Aysu Bekar
Eskişehir, üreten ve daima kendini geliştiren sanatçıları bünyesinde barındırırken, bu özel insanların bilgi ve deneyimlerini sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Genç ve başarılı kolaj sanatçısı Aysu Bekâr ile bir araya gelerek keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Severek yaptığı işleriyle, enerjik halleriyle ve bitmeyen üretme arzusuyla Bekâr’ın çevresine ışık saçtığına şahit olduk. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde, sanatın ve sanatçının yanında yer almaya, sanatın iyileştirici gücünü kullanmaya devam ettiğimiz günlere ulaşmak ümidiyle.
Kolaj sanatı, rastlantısal güzelliğin büyülü dünyası…
Okurlarımızın sizi yakından tanıyabilmesi için bize kendinizden bahseder misiniz?
1991 Eskişehir doğumluyum, sanata olan ilgim küçük yaşlarda ressam babamın yanında kendimi keşfetmem ile yön buldu diyebilirim. Lise eğitimimi güzel sanatlar-resim üzerine bitirdikten sonra üniversite eğitimimi Grafik Tasarım bölümünde tamamladım. Ve ardından öğretmenlik sertifikamı aldım. Eskişehir’de kalmaya karar verdikten sonra kısa bir süre öğretmenlik yaptım. Şimdi ise Tepebaşı Belediyesi grafik tasarım biriminde tasarımcı olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda Osmangazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım fakültesi Görsel İletişim Tasarımı bölümünde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. İş hayatımın yanı sıra serbest olarak çalışmalarıma devam ediyorum, kendimi daha özgür hissettiğim tasarımlarımı, kolajlarımı bu noktada üretiyorum. Bunun yanı sıra, meslektaşım olan erkek arkadaşımla birlikte onunda yönetmenliğini yapmış olduğu ve benim de oyuncu ve görüntü yönetmeni olarak yer almış olduğum ödüllü kısa film projelerimiz mevcut. Film sektörü de bir yandan keyif alarak uğraştığım farklı bir mecra. Bir yandan yorucu ama bir o kadar da heyecanlı çalışmalara dâhil oluyorum ve ilkler yaşıyorum. Örneğin, çizimlerini yapmış olduğum bir çocuk kitabının matbaadan çıkmasını bekliyorum ve bu hisler benim için paha biçilemez. İşte Aysu Bekar olmak benim için böyle bir macera.
Bazen hayatta istemsizce farklı duygular ile karşı karşıya kalabiliyoruz. İşte bana göre her kolaj çalışması da kendi içerisinde küçük hayatlar barındırıyor.
Kolaj sanatını bize anlatır mısınız?
Kolaj sanatını, her bakanın kendisinde farklı duygular ve anlamlar uyandırabileceği ucu açık bir sanat dalı olarak görüyorum. Kolajı oluştururken en önemli unsur uyumsuzluk içerisinde bir uyum yaratmaktır ki bu en can alıcı ve zor olandır. Karışık bir resim tekniği olan kolajı dilediğiniz objelerle ister kâğıt üzerinde isterseniz dijital ortamlarda farklı objeleri ve fotoğrafları bir araya getirerek de oluşturabilirsiniz. Kesilen her parça görsel bütünlüğün oluşmasında bir etken oluşturuyor. Bu durumu bir ağaca ve yapraklarına da benzetebiliriz. Kolajın bana ilginç gelen yanı rastlantısal öğelerin bir ruha bürünmesi oluyor. Bazı zamanlar bir kolaj çalışmasına başlarken her şeyi planına uygun yapmayı sevmiyorum. Çalışmanın görsel bütünlüğünün bozulmamasına dikkat ederek parçalar arasında ki rastlantısal güzelliğin büyülü dünyasında kaybolmak hoşuma gidiyor. Bazen hayatta istemsizce farklı duygular ile karşı karşıya kalabiliyoruz. İşte bana göre her kolaj çalışması da kendi içerisinde küçük hayatlar barındırıyor.
Bir yandan yorucu ama bir o kadar da heyecanlı çalışmalara dâhil oluyorum ve ilkler yaşıyorum.
Eserlerinizi oluştururken nelerden ilham alırsınız, sizi neler besler?
Çalışmalarımı hazırlarken kendimi şartlandırmamaya çalışıyorum. Bazen içinde bulunduğum süreç bana ilham verebiliyor, örneğin pandemi ve ürettiğim işler gibi. Bunun yanı sıra sosyal mecralarda gezinirken incelediğim ve okuduğum şeylerden de beslenebiliyorum. Yeri geliyor kolajlarımı oluştururken bazen bir fotoğraf karesi, bir kesit bile tüm tasarımın hafızamda canlanmasına katkı sağlayabiliyor.
Üretimde var olmak, kendimi daha özgür hissettiğim ve en çok keyif aldığım mecra diyebilirim.
Tepebaşı Belediyesi’nde Grafik Tasarım bölümünde tasarımcı olarak çalışıyorsunuz, kolaj sanatı ve grafik tasarımı birleştirip farklı tasarımlar yapıyorsunuz, çocuk kitabı çizerliği yapıyorsunuz, sergilere katılıyorsunuz… Üretimde hep var olmak nasıl bir duygu?
Üretimde var olmak aslında bahsetmiş olduğum gibi kendimi daha özgür hissettiğim ve en çok keyif aldığım mecra diyebilirim. Tabi ki yorucu yanları var yok diyemem yetişemediğim ve fedakârlık etmek zorunda olduğum zamanlar olabiliyor. Bir yandan hazırlanmak istediğim bir sergi, bir proje varken bir yandan kafamın başka bir çalışmada olması benim için yorucu olabiliyor. Bazen içinizden hiçbir şey yapmak gelmezken bazen de bir anda birçok fikirle kafanızda ampuller yanabiliyor.
Karma sergilere de katılıyorsunuz, nasıl geçiyor? İnsanların geri dönüşleri nasıl oluyor?
Karma sergiler benim için bir kırılma noktası. Bu sergilerin; sanatçıların, sanat yaşantısına devam ettiği sürece olumlu, olumsuz her türlü yorumlardan beslendikleri, yeni insanlar tanıdıkları, güzel bağlantılar kurdukları adeta bir musluğa benzetiyorum. Ve sizler o musluğu kapatmak istemediğiniz sürece dolup taşarak etrafını bereketlendirecek diye düşünüyorum. Genel olarak geri dönüşler beni her zaman bir sonraki işlerim için daha çok teşvik ediyor ve heyecanlandırıyor. Yapılan her bir yorumu ne olursa olsun kendime yol olarak görüyorum, ne kendim olmaktan çıkıyorum ne de tam olarak başkalarının fikirlerine göre hareket ediyorum. Aradaki bu dengeyi iyi kurmaya çalışıyorum.
Eskişehir, tasarımlarımda her zaman bana ilham veren gözde şehirlerden olmuştur.
Eskişehir ve Türkiye’yi kendi sanatınız açısından nasıl değerlendirirsiniz?
Eskişehir, tasarımlarımda her zaman bana ilham veren gözde şehirlerden olmuştur. Öyle ki bu ilhamımı yüksek lisans bitirme projemde Eskişehir konulu tez çalışmamda ve yapmış olduğum tasarımlarımda keyifle ortaya koydum. Eskişehir halkının sanatı ve sanatsal etkinlikleri severek takip ettiklerini düşünüyorum. Tepebaşı Belediyesi Pişmiş Toprak Sempozyumunda projem gereği açmış olduğum standımda tasarımlarımı sergilerken, halkın sanata ve üretmeye karşı olan yoğun ilgisini gözlemledim diyebilirim. Şehrimizde bulunan kıymetli iki üniversitemizin tasarım bölümlerinde ki genç tasarımcı ve sanatçı arkadaşlarımın. Aynı zamanda şehrimizde çalışmalarına devam eden kıymetli sanatçıların şehrimizi desteklediklerini düşünüyorum. Türkiye’yi değerlendirecek olursam, gerek mesleğim olarak gerekse sanatsal anlamda yapılan faaliyetlerin sanatı ve sanatçıyı onurlandırdığı, görünür kıldığı fikrindeyim. Tabi ki çok daha iyi organizasyonlar ve projeler her zaman yapılabilir. Bence bu göreceli bir durum.
Biraz da özel yaşamınızdan bahsetmenizi istersek, nasıl birisiniz? Neler yapmaktan, nerelere gitmekten hoşlanırsınız?
Aslında özel yaşantımda bahsetmiş olduğum diğer Aysu’dan bir farkım yok, enerjik, üreten yerinde duramayan. Klasik olacak belki ama gezmeyi seven ve gezdikçe ilham alan biriyim. Özellikle tarihi geziler her zaman daha çok dikkatimi çekiyor. Örneğin geçen senelerde ziyaret etmiş olduğum Göbeklitepe beni kendine hayran bıraktı, bu tarz geçmişi olan yerler görmeyi daha çok seviyorum. Bu konuda şanslıyım ki bu gezilerimin birçoğunu benim gibi tarihi yerleri gezmeyi seven erkek arkadaşımla birlikte yapıyoruz. Kendisi hem meslektaşım hem de kısa film yönetmeni ve projelerini hayata geçirirken birlikte farklı mekanlar keşfetmekten keyif alıyoruz.
Malum Mart ayından beri pandemiyle mücadele ediyoruz. Siz bu süreci nasıl geçirdiniz, neler yaptınız?
Pandemi maalesef her birimizi olumsuz etkiledi, ilk başlarda ayak uydurmak zor olsa da ben bu süreci kendi adıma bir fırsat olarak düşündüm. Evde olduğum süre içerisinde kendimle daha çok baş başa kalarak hem dinlendim hem de üretimlerime devam ettim. Ardından Pandemi sürecinde üreten sanatçılarında yer aldığı (Abnormal) karma sergisinde yer aldım oldukça ilgi gören, değişik ve keyifli bir sergi oldu.
Bundan sonraki planlarım arasında, ilk olarak pandemiden dolayı ertelemiş olduğum ilk kişisel sergimi açmak istiyorum.
Bundan sonraki hedef ve planlarınızdan bahseder misiniz?
Herkes gibi benimde tek temennim şu zorlu süreci bir an önce atlatmış olmak. Bundan sonraki planlarım arasında, ilk olarak pandemiden dolayı ertelemiş olduğum ilk kişisel sergimi açmak istiyorum. Aynı zamanda meslek hayatıma devam ederken gerek serbest gerekse sanatsal mecralarda çalışmalarımla kariyerime devam etmeyi düşünüyorum.
Röportaj: Şerife Varol Fotoğraflar: Can Catker