“HEP OYUNCULUK HAYALİM VARDI”
Bu zamana kadar birçok projede yer alan ve “Beni Affet” adlı dizisiyle kariyer ve özel hayatında büyük ilgi toplayan başarılı oyuncu Murat Danacı anlattı. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu olan Murat Danacı kariyer hayatı ve özel yaşamı ile ilgili samimi ve farklı açıklamalarda bulundu.
1.Öncelikle oyunculuk mesleği sizin için ne anlam ifade ediyor
Bu soruyu tüm röportajlarda duyuyorum ve süslü kelimelerle bazen ifade ediliyor. Cevaplaması çok güç bir soru. Şöyle söyleyebilirim: Benim hiçbir zaman oyunculuk dışında bir tercihim olmadı. Hep ama hep oyunculuk hayalim vardı.
Küçüklüğünüzden beri oyunculuk hayaliniz vardı demek ki…
Yani küçüklüğümden beri değil aslında. Mesela ilkokul beşe giderken hayalim çöpçü olmaktıJ Sonra ortaokul yıllarında hep Başbakan olmak isterdim. Ama liseye başladığımdan itibaren hedefim hep Oyuncu olmaktı. Kişi sevdiği mesleği yapmalı derler hani. Ben bu konuda çok şanslıyım, çünkü gerçekten sevdiğim mesleği yapıyorum.
2.Çoğu zaman bize “Siz sevdiğiniz şeyi yapın, para peşinden gelecektir” öğüdü veriliyor. Ne söylersiniz?
Şöyle. Bir işi sever, sahiplenir ve en iyisi olmaya çalışırsanız bir süre sonra zaten kendi ölçünüzde para kazanıyorsunuz tabii.
3.Sınır tanımayan bir meslek. Birbirinden farklı karakterlere hayat veriyorsunuz. Bu anlamda en keyif aldığınız ve zorlandığınız yanlar ne oluyor?
Her bir rolü çıkarmak çok zor aslında. Düşünün, bir yapıyı inşa ediyorsunuz. Yavaş yavaş tuğlaları koyuyorsunuz… Temelleri sağlam atmanız lazım. Rol de böyle bir şey. Gerçek hayattaki doğallığı yakalayıp o akışa bırakarak yaşamanız gerekiyor. Daha zor diye ayıramam çünkü her bir duygu halinin zorluğu var.
4.Sizce tiyatro mu, sinema mı, televizyon mu?
Ben şimdi tiyatro kökenli biriyim. Tiyatro yapmayı çok seviyorum ve özlüyorum ama ekran karşısında olmayı da seviyorum. İkisinin de yeri çok ayrı. Ama biri önceliğim olacaksa tiyatro derim... Oyun oynamayı çok seviyorum, başka bir tutku benim için.
5.Kendi hayatınız bir senaryo olsaydı ve çekilseydi, sizi sektördeki oyunculardan kimin canlandırmasını isterdiniz?
Olağanüstü bir hikâyem olduğunu düşünmüyorum, o yüzden daha önce düşünmemiştim hiç.
6.Peki, sizin hayatınızda yeteneğini, başarısını örnek aldığınız isimler var mı?
Çok değerli üstatlar ve öğreticilerimiz var. Şimdi şunu örnek alıyorum dersem, diğerlerine haksızlık etmiş olurum. Ya da sahne üzerinde çalıştığım arkadaşlarımın hepsi birbirinden yetenekli. Onlarla aynı sahneye çıkmaktan çok büyük keyif alıyorum, o yüzden çok isim var. Kuramcısından tutun, sahne eğitmenine kadar çok isim var. Türkiye’de sadece ekranlarda gördüğümüz oyuncularla sınırlı değil. Ülkemizde bizim bilmediğimiz, görmediğimiz ya da takip etmediğimiz çok yetenekli oyuncular var. Kimin ile çalışmak istersiniz diye sorsanız Ötüken Hürmüzlü de söyleyeceğim kişilerden biri olurdu.
7.Kariyer ve özel yaşantınızda size uğur getirdiğine inandığınız bir eşyanız var mı?
Mesela ben her yeni bir işe başladığımda veya her sahneye çıkışımda dua okurum. Vazgeçilmez bir alışkanlığımdır. Çok rahatlatır.
8.Sektör her ne kadar dışarıdan bakıldığında çok zevkli ve havalı görünse de güç yanları da oldukça fazladır. Sizin sektörde zorlandığınız anlar var mı?
Olmaz mı, hem de çok… İşini doğru yapmayan insanlar, kibirli insanlar, cahil ama kendini beğenmişler, tembeller, pembe dünyayı gerçek sananlar ile aynı ortama maruz kaldığımda çok rahatsız oluyorum.
9-Peki, siz şu an tamamım diyor musunuz, yoksa daha geliştirmeniz gereken özelliklerin olduğuna inanıyor musunuz?
Hiçbir doktorun, mühendisin, bilim adamının “tamamım” dediğini duydunuz mu? Bir oyuncunun da zaten “tamamım” diyebilecek gücü olmamalı. Yalan söylemiş olur. Her an dünya değişiyor, oyunculuk biçimi değişiyor. Şu zamanda hem bedensel hem de teorik bakımdan kendimi geliştirmem lazım. Yaşamsal koşullar ister istemez hayatı takip etmeyi zorlaştırdı. Her konuda hem fiziksel, hem bedensel, hem ruhsal kendimi geliştirmem gereken çok şey var. Eksik olduğum özelliklerinse farkındayım ve farkında olduğum şeylerin üzerine gitmeyi seviyorum.
Gençlerde de yurtdışına çıkma beklentisi var…
Dünya sadece Türkiye’den ve yaşadığı şehirden ibaret değil. İsmini duymadığımız binlerce ülke var. Geçen gün oğlumla oturduk ve bana tek tek ülkelerin bayraklarını gösterip hangi ülke olduğunu soruyor. Bilmediğimiz o kadar çok ülke var ki… Bir yeri görmek, yeni insanlarla iletişime geçmek çok güzel. Çıkmalılar…
10-Ezberiniz nasıl, provalarda zorlanır mısınız?
Ezberimin zayıf olduğunu düşünüyorum. Sahne üzerinde bir çırpıda ezberleyenler var. Ama benim mutlaka oyundan bir gün öncesinden oturup yazıp, çizip ezberlemem lazım.
11-Hiç sahnede repliğinizi unuttuğunuz oluyor mu, nasıl telafi ediyorsunuz.
Geçen gün bir bölümü unuttum meselaJ Tiyatro yapan neredeyse herkesin başına geliyor. Tiyatro canlı bir performans ve canlı olduğu için zaman zaman bu tarz sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Böyle bir durum söz konusu olduğunda da biz anlıyoruz ekip arkadaşlarımızla unuttuğumuzu ama kamufle ediyoruz. Seyirciye belli etmiyoruz.
12-Sosyal hayatınızda nasıl birisisiniz?
Çok donuk ve soğuğumdur. Hatta bugün yakın arkadaşlarım çok donuk bir adam olduğumu söylediler ama ilk bakışta öyle görünüyormuşum. Onun dışında uyumluyumdur ve çok sabırlıyımdır. Mesleki olarak ya da herhangi bir güncel meseleyle ilgili çok uzun ve derinlemesine konuşamam. İyi bir dinleyiciyimdir, dinlemesini severim. Çok eğlenceli bir adamımdır. Dışarıdan soğukkanlı bir mizaca da sahip olsam eğlenmeyi çok severim. İnsanlara takılmayı, yaptıkları hataları komikleştirmeyi severim.
13-Zorlandığınız zamanlarda aklınıza hangi cümleyi getirip toparlanıyorsunuz?
Ben öyle zamanlarda kendi kabuğuma çekilirim yani kendi kendime kalmayı severim. Düşünüp yaşadığım olayı değerlendiriyorum ve en önemlisi başımdan geçenlerle ilgili kendime doğru sorular sorarım. Eğer kanatmam gerekiyorsa da kanatırım. Bu konuda kendime karşı çok acımasızım. İnsanın kendine doğru soruları sorup doğru cevabı vermesi çok önemli.
14-Oyunculuk mesleği olmasaydı hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Asker olmak isterdim. Çünkü disiplin hoşuma gidiyor. Veya bir bilim insanı da olmak çok isterdim. Bir şeyler bulup icat etmek beni cezp eden bir düşünce.
15-Bilgi birikiminize güveniyor musunuz?
Hayır, yetersiz buluyorum. Mesela bunu çoğu bireyin söyleme cesareti yoktur. Çünkü o kadar açık ve geniş bir alan ki bilgi dediğiniz şey. Bugün bir kitapçıya girdiğinizde binlerce okumadığımız kitap var. Böyle bir durumda tutup ta ben bilgi birikimime güveniyorum demek çok cesurca. Gazete bile okumayan bir toplumuz…
16-Eskişehir’e geldiğinizde neler yapıyorsunuz?
Eskişehir’i çok severim. Konservatuvardan beri devam eden arkadaşlıklarımla buluşur, birlikte vakit geçiririz. Bir yere gidip, oturup saatlere sohbet etmek beni dinlendiriyor. Eskişehir’de güzel ve butik kafelere gidip kahvemi içmeyi çok severim. Vaktim kalırsa dinlenmeyi çok istiyorum.
17-Sizce evlilik hayatında monoton veya tekdüzelik söz konusu mu?
Bir şeyleri kalıba sokmamak gerekiyor. Kalıba sokulan şeyler insanda bıkkınlık yaratıyor. Evlilikte de heyecanı, enerjiyi, tutkuyu ve daha birçok şeyi öldürmemek gerekiyor. Gerektiğinde çok yakın arkadaş olup her şeyini anlatacaksın gerektiğinde çılgınlar gibi eğleneceksin. Her şeyi yerinde ve engeli yaptığınızda ilişkiyi koruyabiliyorsunuz zaten.
18-Şu zamana kadar en keyif aldığınız set ortamı ve sektörden kendinize en yakın bulduğunuz kişi?
Ben setlerde eğlenirim ama hayatımın en önemli işi Beni Affet dizisiydi. Sekiz buçuk yıl sürdü ve hiçbir kere bile ayaklarım geriye doğru gitmedi. Çok kıymetli arkadaşlıklarımız oluştu. Hala daha görüşürüz, buluşur ve eğleniriz… Şeyma ile çok yakın partnerdik ve o yüzden onunla çok hikâyemiz var. Hep güzel hatırlayacağım Beni Affet’i. Ondan sonra projelerim oldu ama her zaman gönlümdeki yeri başka.
19-Önümüzdeki dönem yer alacağınız projeler var mı?
Mevcutta Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının ‘D21’ oyununda sahne alıyorum. Evet, var ama çok bölük pörçük, parça parça kalıyor. Bazılarında senaryoda anlaşamıyoruz bazıların da bütçe de… O yüzden şu an net bir şey söyleyemiyorum.
(RÖPORTAJ BİTİMİNDE ÇEKİLEN GÖRÜNTÜ)