Müziğin İzinde Bir Eğitimci "Murat Önen"
Müzik öğretmenliğine genç yaşta başlayan Murat Önen, öğrencilerine sadece notaları öğretmiyor, aynı zamanda hayatlarını müzikle renklendiriyor. Butik müzik ofisi, ona öğrencileriyle daha yakın bir bağ kurma fırsatı sunuyor. Murat Önen, sadece bir müzik öğretmeni değil, aynı zamanda bir müzik yol arkadaşı ve enerji dolu bir rehber! Onunla geçen her an, müziğin coşkulu ritmiyle dolup taşıyor. Siz de müziğin büyülü dünyasına onun rehberliğinde adım atın, enerjinizi müzikle buluşturun! Siz de bu keyifli yolculuğa katılmaya hazır mısınız?
Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Murat Önen?
Merhabalar, 1986 yılında müzik öğretmeni bir anne-babanın oğlu olarak Eskişehir’de dünyaya geldim. Ailem de Tülay-Orhan Önen olarak, Eskişehir’de yıllarca müziğe emek vermiş; hemen hemen şehirdeki birçok kişiye elleri değmiştir. Soyadımı duyunca birçok kişi “Aaa siz benim hocamın oğlusunuz” der. Tabii ki böyle bir ailenin evladı olarak, bu soyadı taşımak benim için inanılmaz kıymetli. Herkesin kolay kolay devir alabileceği bir bayrak değil. Ben de gerek aldığım eğitimler gerekse yaptığım çalışmalar ile bu soyadı gururla taşımaya devam ediyorum. Kendime bir şeyler katabilmek için eğitim hayatımı hiç bırakmadım. Lisans eğitimimi Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Anabilim dalı bölümünde aldım. Hatta diploma töreninde birçok arkadaşım mezun oluyoruz derken; ben her şey yeni başlıyor demiştim. İlk yüksek lisansımı Anadolu Üniversitesi’nde Yaratıcı Drama üzerine, ikinci yüksek lisansımı da Osmangazi Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri üzerine yaptım ve önümüzdeki yıl da doktora eğitimi almayı düşünüyorum. Tabii eğitim benim için sadece okul ile sınırlı kalmadı. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında birçok eğitim aldım. En son geçtiğimiz yaz Salzburg Mozartium Üniversitesi’nden uluslararası öğretmenlik yapabilmek için Müzik Eğitimciliği lisansımı aldım. Muhtemelen de daha eğitim hayatım devam edecek çünkü günümüzün gelişen dünyasında bir eğitimcinin kendini geliştirebilmesi de çok önemli. Öğretmenlik hayatıma ise 18 yaşında başladım, lise son sınıftayken. Hiç unutmam bir Cuma akşamı babam bana “Gitarını hazırla, yarın sabah benimle geliyorsun demişti” başlayış o başlayış. Lisans eğitimim bittikten hemen sonra da Anadolu Üniversitesi’nde Okul Öncesi ve Çocuk Gelişimi bölümlerinde ücretli öğretim görevliliği yaptım. Oradaki 4 yıllık eğitimciliğin ardından Yeni Yol Okulları’nda 4 sene müzik öğretmenliği yaptım. Orası benim ilk göz ağrımdır, hâlâ başta kurucularım olmak üzere birçok çalışma arkadaşımla görüşürüm. Geçtiğimiz 4 yılım ise ki hafta sonu gitar öğretmeni olarak 2005 yılında başladığım, yeri geldiğinde hem annemle hem de babamla birlikte çalıştığım, ikinci evim dediğim Özel Çağdaş Okulları’nda geçti. Yakın bir zamanda ise Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki ESMEK Meslek Edindirme ve Eğitim Merkezi’nde görev yapmaya başladım. Orada da şehrimizde iz bırakacak çok heyecan verici projeler için çalışmalar yapmaya hazırlanıyoruz.
Müzikle ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Müzikle ilgilenmeye açıkçası anne karnında başladım; hatta ben doğduğumda birçok kişi “Bu çocuk kesin müzik öğretmeni olur” demiş. Sonraki yıllarda da hayatım hep müzik dersliklerinde ya da müzik evlerinde geçti. İlkokul dönemlerimde annemin okuluna gittiğimde “Oğlum hadi anlat bakalım abilerine ablalarına dersi” şeklinde geçerdi. “Bakın çocuklar” diyerek ders anlatmaya başlarmışım hemen. Şu anda yaşadığım hayatım da bana hiç yabancı değil. Mesela şu anda kullandığım gitarım, babamın gitarıydı. Benden bir yaş da büyüktür kendisi ve evin en kıymetli iki çocuğuyduk onunla. Yani ben istesem de istemesem de müzik hayatımda olacaktı…
HAYAT STANDARTLARIMIZI YÜKSELTECEK EN BÜYÜK ARAÇLARDAN BİR TANESİDİR MÜZİK
Müzik ofisinin açılma hikayesini bizimle paylaşabilirmisiniz? Neden butik bir müzik ofisi açmaya karar verdiniz?
Samimi olarak söylüyorum ki tamamıyla değerli velilerimin isteği üzerine böyle bir şey yaptık. Birçok öğrencim beni öğretmenden ziyade bir abisi olarak görür ve bu yıllardır hep aynıdır. Onların yarım kalan eğitimlerini tamamlamak, onlarla biraz özlem gidermek ve bilgi paylaşımında bulunabilmek için böyle bir şey düşündük. 15 yıl önceki öğrencilerimle bile hala görüşüyorum. Birçoğu çalıştığım kurumlardaki sene sonu gösterilerimi izlemek için bile gelir. Ay’a gitseniz bile bırakmayız sizi derler, açıkçası onlar da benim hayatımın en büyük parçası.
Öğrencilerinizin müzikal ilgilerini anlamak ve onlara uygun materyaller sağlamak için nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?
Çok açık bir şekilde sohbet ederim onlarla, “Seni sınıfındaki arkadaşlarından ayıran şey nedir?” diye. Müzik bizim için bir amaç değil; sadece araç. Ama hayat standartlarımızı yükseltecek en büyük araçlardan bir tanesidir müzik. Bir öğrenci mezun olana kadar hemen hemen birçok sınıf arkadaşı ile aynı eğitimi alıyor. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu durum aynı. Peki iş hayatına atılacağı zaman iş veren kurumlar bu kadar birbirine yakın özgeçmişi nasıl ayıracaklar? Onların da bir şekilde eleme yapması lazım ve artık birçok iş veren bu konulara bakıyor. İşverenler sosyal ve takım çalışması yapabilecek insanlar istiyor artık. Biz müzikle bu kazanımları öğrencilere aktarıyoruz. Sadece bununla da sınırlı değil. Bir enstrüman çalarken aktif akor ve nota takibi, sağ-sol el koordinasyonu ve benzeri pek çok faktörün aynı anda yapılması konsantrasyonun arttırılmasını, psikomotor ve okuma-yazma becerilerinin gelişmesini destekler. Bundan dolayı sorarım onlara “Hayata 1-0 önden başlamak ister misin?” diye.
Ülkemizdeki müzik eğitimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce olması gerektiği gibi mi? Geliştirmek için neler yapılmalı?
Özellikle ülkemizde son 10 yılda çok fazla müzik öğretmenliği bölümü açıldı. Ailemin döneminde 3 taneydi, benim dönemimde 10, şu an sayısı 20’yi geçti diye tahmin ediyorum. Müzik öğretmenlerimizin de ellerinden gelen her şeyi yaptığını düşünüyorum. Kendim de zamanında bu konu ile birçok çalışma yaptığım için iyi biliyorum ve son zamanlarda özel okullarımızın hepsi birer ayrı müzik evi oldu. Blok flütlerden sınıflarda gitar ve piyano çalınan dönemlere geldik. Bu çok güzel bir gelişme. Geliştirme anlamında ise, bence müzik dersleri haftada iki saat olursa her şey mükemmel olacaktır. Etkinlikleri ve çalışmaları bitmeyen müzik öğretmenlerimiz için haftada bir saat müzik dersi olması, özellikle belirli dönemler için biraz yoğunluk yaratabiliyor.
Genç meslektaşlarınıza hangi tavsiyeleri verirsiniz?
Az önce de bahsettiğim gibi, eğitim almayı hiçbir zaman bitirmedim ve bitirmeyi de düşünmüyorum… Hatta arkadaşlarımın bana doğum günü hediyesi olarak, benim adıma istediğim eğitimler için kayıt yaptırdığı bile oldu. Gelişen dünyada bazı şeylere ayak uydurmak lazım, sadece lisans veya yüksek lisans eğitimi değil yurt dışına da açılsınlar. Mükemmel seminerler ve eğitimler oluyor, hem de online olarak. Pandemi döneminde uluslararası kurumlar bu konuya çok önem vermeye başladı, okullar ayağımıza kadar geldi artık. Elbet bunun karşılığını alacaklar, bu konuda hiç şüpheleri olmasın.
Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Açıkçası benim öğrencilerim haricinde çok büyük bir hedefim yok, biz böyle gayet mutluyuz hayatımızdan.