Yetenekli ve güzel oyuncu: Melisa Seda
Eskişehir sanatın her alanında var olurken, sinema ve TV sektörüne de hizmet ediyor. Bu anlamda sinema ve TV sektörüne taze bir kan olan güzel oyuncu Melisa Seda ile bir araya gelerek keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Tüm sorularımızı samimiyetle yanıtlayan Eskişehirli genç oyuncu, bu zamana kadar ki tecrübelerinden, bundan sonraki hedeflerinden ve hayallerinden bahsetti. Enerjisi etrafa yayılan, gözleri ışık saçan, geleceğe umutla bakan Seda’nın başarılarının katlanarak artmasını diliyoruz. Keyifli okumalar.
Genç bir oyuncu olarak kendinizden bahseder misiniz?
16 Aralık 1996 Eskişehir doğumluyum. 5 yıl önce İstanbul’a yerleştim Tümay Özokur’dan oyunculuk eğitimi aldım ama küçüklüğümden beri hep arkadaşlarım polis, öğretmen, doktor gibi meslekleri olmak isterken ben oyuncu olmak istiyordum. Ekranlarda ben çıkacağım diyordum, belki de babamın ekranlarda olmasından kaynaklı babam gibi olmak istiyorum gibi de böyle bir hayalim olmuş olabilir. Küçüklüğümden beri hep tiyatroyla ilgiliyim, Eskişehir’de Yedi Cüceler var, yedi cücelerin Pamuk Prensesi olmuştum. İlk tiyatrom bu şekilde olmuştu. Sonrasında “Umudun Kıyısında” diye ilk sinema filmim Eskişehir’de çekildi, Haydar Işık yönetmenliğinde. Orada oynadım sonra İstanbul’a eğitim için gittim ve orada kaldım. Üniversitede Sosyal Hizmetler bitirdim Anadolu Üniversitesi’nde ama oradayken bitirdim Açık öğretim okumuştum orada. Lisem bittikten sonra direkt İstanbul’a gittim ve İstanbul’da oyunculuk eğitimleri aldım. Şu anda iyi ki gitmişim, iyi ki o eğitimleri almışım diyorum, şu anda meyvesini yiyorum-meyvesini yemeye çok yeni başladım. Hayallerimi yaşıyorum şu anda.
Küçüklüğümden beri oyuncu olmak istiyordum.
Oyunculuğa başlama süreciniz nasıl oldu? Bu anlamda sizi keşfeden kimdi?
Beni keşfeden kişi annem diyebilirim, annem oldu çünkü sürekli ben aynanın karşısında müzikle beraber dans ediyorum, şarkı söylüyorum. Okula gitmemek için bir sürü oyunculuk sergiliyorum, okul hayatını pek sevmiyordum. Bana sanat ve beceri olacak şeylerden hoşnuttum, matematik falan hiç tarzım değil. O yüzden beden eğitimi dersi olmadığı günler okula gitmek istemiyordum ve çok hastayım diyordum, öksürüyordum annem inanıyor ve biz hastaneye gidiyorduk. Sonra döndüğümüzde bu kızda hiçbir şey yok hasta değil. Tebeşir tozuyla ateş çıkartanlardandım ben, ateşim de çıkıyordu zaten psikolojik olarak ateşim var diyorsan 1-2 derece artıyor. Ben de küçüklükten beri spiritüel konularla ilgilendiğim için böyle şeylere inancım var. Yani beni keşfeden annem oldu. Oyunculuk hayatına ise; zaten ben kendimi bildiğimden beri ben oyuncu olacağım, ekranlarda kendimi izleyeceğim dedim.
Oyunculuğa başlarken idol gördüğünüz bir isim var mıydı? Şu anda beğendiğiniz oyunculardan bahseder misiniz?
Çocukluğumdan beri Türkan Şoray hayranıyım. Şu anda ise örnek aldığım isimler yok ama kıskandığım isimler var diyebilirim. Hande Erçel’i çok kıskanıyorum, oyunculuğunu değil ama yükselişini kıskanıyorum. Oyunculuğuyla ilgili pek yorum yapamam. Bir de Fahriye Evcen idolüm olabilecek düzeyde bir oyuncu. Çok sakin, naif ve kaliteli. Erkek oyunculardan oyunculuğuna hayranım dediğim isimler var. Mesela Halit Ergenç, Ozan Güven gibi isimleri beğeniyorum.
Modellik-mankenlik de yaptınız, onlara da devam edecek misiniz yoksa oyunculukta mı ilerleyeceksiniz?
Benim hedefim tabi ki oyunculuk ama oyuncular şu anda hem modellik, mankenlik yapıyorlar. Manken olanlar oyuncu oluyor, oyuncu olanlar manken oluyor iç içe girmiş durumda. O yüzden bir oyuncu olarak, bir defile olduğunda Melisa bu defileye katılır mısın derlerse ben buna hayır demem, modellik ve mankenlik hala yaparım, sonuna kadar da yapmayı düşünüyorum.
“Menajerimi ara” dizisi, TV izleyicisini ekranlara bağladı ve her hafta sosyal medyada da gündem oluyor. Bunun sırrı sizce nedir? Sizin oradaki karakterinizden de bahseder misiniz?
Menajerimi Ara’da Sedef karakterini canlandırdım, ilk 3 bölüm oynadım. Sedef karakteri çok tatlı bir karakter değil. Dicle’nin başrol oyuncusu Ahsen Eroğlu’nun hayat verdiği Dicle karakterini yakın arkadaşının evinde kalıyorduk biz üç kızdık. Ben her şeyde faturaları bölüşeceğiz, diş macunumu kullanmayın, ketçap ve mayoneze bile Sedef stickerını yapıştırıp bunları kullanamazsınız diyen bir tiplemeydim. Hayranlarımdan gelen, Melisa çok iğrençsin, olmamış, çok iticisin gibi yorumlar almadım. Hep çok tatlısın keşke çıkmasaydın tarzında yorumlar aldım kötü karakter oynamama rağmen. Menajerimi Ara’nın bu kadar gündemde kalmasını şöyle açıklayabilirim, her bölüm başka bir konuk oyuncusu geliyor. 1.bölümde Tuba Büyüküstün, 2.bölüm Nebahat Çehre gibi isimler geliyor ve bu isimler geldiğinde tabi onlar da sayfalarında paylaştıkları için her bölüm onların hayranları izliyor diye raitingler artış gösteriyor. Zaten bu Netflix’te şu anda yabancı versiyonu olan bir dizi, bunu Ay Yapım uyarladı ve şu anda Star TV’de Salı günleri saat 20.00’da ekranlara geliyor. İzlenmesi çok olması güzel bir durum zaten Ay Yapım güzel işler yapıyor. Menajerimi Ara’nın da gündemde kalması konuk oyuncuların başarısından ve tabi ki de temel kadronun başarısından kaynaklanıyor.
Korku Takvimi benim ilk başrol filmim o yüzden özel ve güzel.
Kasım ayında vizyona girecek “Korku Takvimi” adlı filmde başrolsünüz. Kısaca filmden ve sizin karakterinizden bahseder misiniz?
Korku Takvimi benim ilk başrol filmim o yüzden değerli. 27 Kasım’da vizyona gireceğiz ama eğer pandemi biterse çünkü şu anda sinemalar açıldı ama yüzde 50 kapasite ile o yüzden biz oyuncular için de kötü, yapım için de kötü, ekonomi açısından da kötü. Her açıdan kötü o yüzden belki Kasım ayında çıkmayıp 2021 yılında da çıkabilir, tam net tarih belli değil her an değişebilir. Kasım gibi düşünüyoruz şu anlık. Ben 2 karakteri canlandırdım hem Nevin karakterini hem Hülya karakterini canlandırdım. Bu bir korku filmi ama cinli olmayan Türkiye’de ilk korku filmi, psikolojik bir korku filmi oldu. Ben orada aslında Hülya’yım ama Nevin olduğuma inandırmaya çalışıyorlar. Bu kadar söyleyebilirim çünkü o kadar karışık ki sonunda nasıl ya denilebilecek, beyin yakacak bir film olduğu için benim için özel ve güzel. İnşallah sonuçları da öyle olur. Yönetmenimiz Yunus Şevik, “çeken adam” diye geçiyor, onun katkısı çok fazla bana. İlk başrolüm olduğu için biraz zorlandım ama o en hafife indirdi benim korkularımı. İlk başta adapte olamadım bu kadar set yoğunluğuna çünkü öyle göründüğü gibi gerçekten değil, yan karakter farklı gerçekten başrol çok farklı. Sorumluluğu fazla, uykusuz geceler, günler o yüzden Yunus Hoca’ya da çok teşekkür ediyorum. Korku Takvimi hayırlı, uğurlu olur inşallah.
Sektörde genç ve yeni bir oyuncu olarak, bu zamana kadar ki gördüğünüz avantajlarından ve dezavantajlarından bahseder misiniz?
Genç yaşta oyunculuğa başlamak zaten genç yaşta başlanıyor, 40 yaşından sonra başlayanlar evet başlarsın ama şu andaki başroller hep gençler. En fazla 35 yaşına kadar ana karakter olarak o yüzden genç başlamak kariyer hedefi oyunculuk olan için daha doğru olacaktır. Genç başladığım için çok avantajlıyım, 23 yaşında ilk başrol filmim oldu, daha da olacak inşallah öyle inanıyorum. Yakında “Eyvah Tatil” diye bir sinema filmim de var, orada Ersin Korkut, Sermiyan Midyat ile oynuyoruz. Dezavantajları, aslında oyuncu olmanın dezavantajları dersek; özel hayatım çok saklı, gizli. Arkadaşlarınla bir yerde bir şeyler içtiğinde bile topluma bu kötü yansıyor. Ben de TV’de tanına biri olduğum için yaptığım her harekete dikkat etmem gerekiyor. Göz önündeyiz ve gerçekten örnek alıyorlar. O yüzden çok dikkatli olmak gerekiyor. Özel yaşantıda da çok sıkıntı, sevgili olabiliyor ayrılıp barışabiliyorsun, evlenip boşanabiliyorsun. Normal bir insan evlenip boşandığında normal karşılanıyor ama göz önünde olunca bak bu boşandı, 3.kocası bu oluyor. O yüzden aşırı dikkatli olmak gerekiyor.
Malum pandemi dönemindeyiz ve herkes tedbirli. Sette nasıl tedbirler alınıyor?
Sete başlamadan önce herkese bir kan yoluyla test yapılıyor, pozitif çıkanlar sete alınmıyor, negatif çıkanlarla devam ediliyor fakat şöyle de bir şey var; her üç günde bir bizim parmak ucumuzdan kan alıyorlar. Bu hamilelik testi gibi bir şeye batırıyorlar, o anında sonuç veren bir şey ve ondan negatif veya pozitif çıkıyor. Ben yaklaşık 1,5 ay önce Malatya’da Zalo filminde Sermiyan Midyat’la oynadım ve orada benim babamı oynayan ünlü oyuncu vefat etti. Kovid yüzünden vefat etti, o yüzden şu an o kadar tedbirli davranıyorum ki eğer test yapılmıyorsa sete giderken, oraya gitmiyorum. Kamera önünde tamam biz 1-2 kişiyiz ama kamera arkasında onlarca kişi var bizi çeken o yüzden herkes maskeli. Biz oyuncular ekran önünde maske takamıyoruz ama diğerleri maske taktığı takdirde devam edilebilir. Maske ve günlük test kitleriyle önlem alınıyor. Gerektiğinde de yapılıyor mesela birinin başı mı dönüyor, zaten setlerin hepsinde bir ambulans bir doktor bulunuyor. Ateşi çıkan, başı dönen bir şüphesi olan olur ise test yapılıyor.
Özel hayatında Melisa Seda nasıl biridir, neler yapmaktan hoşlanır?
Yay burcuyum, yay burçları genelde deli dolu, gezmeyi seven, eğlenceli, şen şakrak olurlar. Ben de öyleyim, arkadaşlarımla gezmeyi seven, yeni yerler keşfetmeyi seven ama şöyle ki ben daha çok salaş yerlere gitmeyi seviyorum, doğayla iç içe olmayı seviyorum. Bungalov bir evde olmak çok keyifli. Köpeğim var, adı Süt. Onunla aramda çok farklı bir bağ var, onunla gezmek, arkadaşlarımla gezmek, ablam ve annemle bir yerlere gitmekten çok keyif alıyorum. Doğayla iç içe olan her yeri çok seviyorum. Yeşillik, çimen, ağaçlar olmayan hiçbir yerde yapamam. Özel hayatımda gittiğim yerler böyle yerler. Sevgilim yok ama şöyle de bir şey var, anne olmayı çok istiyorum. Melisa evlenir misin, kariyerinde de yükselişe geçiyorsun derlerse, evet evlenirim derim. O yüzden anaç bir yapım olduğunu düşünüyorum, çocukları çok seviyorum.
Saf enerjide kalmak ve iyiliklerle dolu olmak gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak, bundan sonraki planlarınız nelerdir?
Hollywood’a gitmek en büyük hedefim. Ben enerjiye çok inanan biriyim, hayallerimi yazarak ve çizerek saklıyorum. Ne istersem hep yazdım, çizdim, çantama koydum, cüzdanıma koydum, taşıdım. Ben yazının enerjisine, suyun enerjisine, sayıların nerjisine çok inanan biriyim, annem de öyledir. Annemle biz sürekli enerji çalışmaları yapıyoruz. Benim ilk çizdiğim kırmızı halıda yürümekti ama bu Türkiye’de değil. Tabi ki başlangıç olarak Türkiye’de olabilir ama benim hayallerim çok büyük, Türkiye’de değil de dünya starı olarak tanınmak istiyorum. Sadece oyunculuk anlamında da değil, yabancı bir şarkı çıkarmak istiyorum. Yeni bir proje yapacağız inşallah. Bakalım hayırlısı olur, hayallerimde çok farklı şeyler var. Bundan 5 yıl sonrasını ben hayal ettiğimde çok mutlu oluyorum. Umarım hayalimdeki gibi olur ama herkes kalbinin ekmeğini yer. O yüzden çok saf enerjide kalmak ve iyiliklerle dolu olmak gerektiğini düşünüyorum.
Röportaj: Şerife Varol