Boşanma sürecinin masum yüzü; çocuklar
Evlilik kurumunun hasar alması ile birlikte boşanmalar gerçekleşirken bu süreç sancılı geçebiliyor. Boşanmanın bir de masum yüzü var ki; çocuklar. Elbette ki, çocuklar hepimizin hassas noktası ve bu süreci olabildiğince sağlıklı atlatması önemli. Boşanma süreci ile ilgili Uzm. Kln. Psk. Çağla Ulaş’ın yazısından derlediğimiz bu bilgiler, boşanma sürecindeki aileler için önem taşıyor.
Her kurum gibi evliliğinde zaman zaman aksayan yönleri vardır. Bu aksaklıklar giderilemediğindeyse sonuç ne yazık ki boşanmayla bitebiliyor. Bireyler boşanma sonucu çocuklarının etkilenmesinden endişe duyabilir ve ayrılık kararını çocukları için erteleyebilirler. Ancak unutmamak gerekir ki; çocuğun her şeyi sezdiğidir. Bir evliliği başa çıkılmayan, çözüm üretilmeyen, süreğen sorunlarla devam ettirmenin çocuk üzerindeki yaratacağı olumsuz etkiler, boşanmanın kendisinde yaratacağı etkilerden çok daha fazla ve yıkıcı olabilir.
Boşanma süresince Ebeveyenlerin tavrı, sözleri veya bedensel ifadeleri çocuğa ‘’ortada yeni belirsiz bir durum var bu sebepten artık sende endişelenmelisin’’ mesajını verir. Çocuklar kendilerini genelde bu şekilde bulurlar. Ancak sakin ve huzurlu ailelerde bu süreç çocuğu en az şekilde etkilemektedir.
Boşanmanın gerçekleştiği zaman süresinde çocuğun tepki, düşünce ve hissiyatı yaş gruplarına ve cinsiyete göre farklılık gösterecektir.
3-5 yaş arası çocuklar; bebeksi davranış sergileyebilirler çünkü ilgiye muhtaçlardır. Yeterli ilgi görmediklerindeyse hırçın, sinirli ve uyumsuz davranışlar sergilerler. Buna ek olarak ağlamaya hazırdırlar ve en ufak şeylere ağlayarak kendilerine acıyan cümleler kurarlar ( örn. ‘’Artık annem/babam yok oysa benim bir anneye / babaya ihtiyacım var ‘’).
Bu yaş grubunda çocuklar kendilerini suçlarlar. ( örn. ‘’ Ben çok gürültü yaptığım için böyle oldu ‘’) . Bu evrede çocuk annesi ve babasının gözüne veya yüzüne bakarak korkularını anlamaya çalışırlar. Eğer bunu hissederse kendisi de aynı duyguyu paylaşacaktır.
5-6 yaş arası çocuklarda huzursuzluk ve öfke görülmektedir. Ayrıca normalde yapmadığı beceriksizlikleri bu evrede yapması olasıdır.
7-9 yaş arası çocuklarda en göze çarpan ise çocuğun sürekli üzgün olmasıdır. Bu çocuklar alt yaş grubunda bulunan çocuklardan farklıdır. Çünkü ne yaşandığının farkında ve bilincindedirler. Çocuk gelecekten korkmaya başlar ve belirsizlik hisseder.
9-10 yaş arası çocuklar gerçeği tam olarak kavrarlar. Duyguları ve bu konu hakkında konuşmak istemezler. Ayrıca bu durumu utanç verici buldukları için bir başkasıyla bu konu hakkında konuşmazlar. Bu yaş grubunda bulunan çocuklarda okula başarısı düşebilir ve arkadaşlarıyla iletişim bozukluğu yaşayabilirler. Bunun yanı sıra çocuk yıkıcı, düşmanca ve kavgacı tutumlar sergileyebilir.
Boşanmadan en fazla etkilenenler, ergenlik dönemindeki gençlerdir.
Erkek çocuklar kızlara oranla boşanmanın ilk etkisini daha fazla yaşarlar. Erkek çocuğun boşanma etkisinden kurtulması kız çocuğa göre daha fazla sürecektir. Bunun, kız ve erkek arasındaki entelektüel düzey ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Erkek çocuk okulda diğer çocukları dövebilir, asabi olabilir, saldırganlaşabilir ve stresle başa çıkmakta zorluk çekebilir. Buna karşılık kızlar duygularını daha açık yaşarlar ancak kendini güvensiz ve terk edilmiş hissedebilir. Sevgi yetersizliği çocuk üzerinde özgüven eksikliği ve sosyal girişimlerin sarsılmasına sebebiyet verebilir.
Gençlik döneminde annesi babası boşanmış ve yeterli baba-kız ilişkisi yaşamamış kızlar, ileriki yıllarda, eşlerinde baba şefkati arayabilirler.
Boşanma Sonrası Aile
Ebeveynler, boşanma sonrasında çocuklarına bu durumu en sağlıklı biçimde atlatabilmelerine olanak sağlayacak imkânı tanımak isterler. Kimi boşanmalar öfke ve kinle sonlanabilir. Bu tür boşanmalarda çocuk ebeveynleri tarafından piyon gibi kullanmak istenir. ( örn. Annen/baban yüzünden bu durumdayız, onu sevme, o bizi bıraktı vs. gibi hoş olmayan cümleler görülebilir. Ne yazık ki ebeveynler bulundukları stres esnasında bazen istenmeyen cümleler kurarlar ve bu cümlelerin çocuklarını aslında nasıl etkilediklerini görmezler. Oysa her çocuk o an olmasa dahi her travmayı hatırlar veya bilinçaltını bastırmaya çalışır ancak bu çocuğun muhakkak bu veya farklı alanlarda yaşamı süresince bu durum bir şekilde karşısına çıkacaktır.
Öfkeyle sonuçlanmış evliliklerde savaşa dönüşmüş iki birey görülebilir. Zaman zaman bu bireylerin aileleri de bu sürece dâhil olarak durumu daha kötü bir sürece sürükleyebilirler. Bu çocuk üzerinde travma yaratabileceği gibi kalıcı hasarlara yol açabilir.
Bir diğer yandan olumlu bir şekilde birbirleriyle iletişim kuran bireylerin farklı sebeplerden dolayı evliliklerini sonlandırdığını görürüz. Bu ailelerde iletişim sağlanabileceğinden bireyler ortak bir şekilde yani senkronize hareket edebilir ve bu geçiş sürecini yumuşatabilirler.
Ancak boşanma sonrasında her iki tarafın 2-3 yıl boyunca evli oldukları zamana yakın bir hayat sürdükleri görülebilir. Bu durum çocukta kafa karışıklıklara yol açabileceği gibi güven duygularını da sarsabilir.
Boşanma sürecinde nelere dikkat edilmeli
Boşanmanın ne olduğunu ve ne gibi değişiklikler olacağı konusunda anne ve baba yumuşak bir dille çocuğuna anlatmalıdır. Çocukta fazla endişe ve belirsizlik oluşacağından ebeveynlerin bu konuşma öncesi kendi aralarında konuşup ortak bir paydada buluşmalar büyük önem taşımaktadır. Çocukla birlikte kalacak olan birey olabildiğince değişiklik yapmamalı ve adaptasyon sürecine bu şekilde katkı sağlamalıdır.
Eşler kendi aileleriyle bu durumu paylaşarak çocuklarının bu durumdan en az etkilenmesine katkıda bulunabilirler.
Evden ayrılacak olan eş çocuktan kademeli olarak ayrılmalıdır ( 1 günden 5-6 güne ) kadar çıkarılması çocuğun duruma daha kolay adapte olmasını sağlar.
Çocuk kimseyi anne/babası yerine koymak istemez. Boşanma sonrası eşlerden biri yeni bir ilişki yaşıyorsa çocuk boşanmayı kabul edene kadar bunu bilmemesi gerekir.
Eşler boşanmış olabilirler ancak anne ve baba olduklarını unutmamalılar. Ayrıca çocukları kadar kendileri içinde zor olan bu durumu bir bitiş olarak değil başlangıç olarak görmelilerdir. Kendilerini ne kadar çabuk toparlarlarsa çocukları da aynı şekilde yeni düzene uyum sağlayacaktır. Çocuğa bu evrede gereğinden fazla taviz vermek bu sürede alacağı yaraları arttırır. Bu sebepten dolayı anne ve baba koordineli bir şekilde davranmalıdır. ( örn. Annesinin evinde yasak olan bir şey babasının evinde serbest olmamalı ). Anne ve Baba sorumluluklarını unutmamalı ve çocuklarına evliliklerinin kendisiyle alakalı olmadığını anlatmalı ve bu durum sonucuyla her iki ebeveynin çocuğa karşı tutum ve sevginin değişmeyeceğini söylemeli ve hissettirmelidir. Boşanma süresince nafaka, eşya dağılımı ve mahkeme gibi konulara çocuk asla dâhil edilmemeli. Mahkeme süresince çocuk kesinlikle tanık olarak gösterilmemelidir.
Anne babası boşanmış veya boşanma aşamasında olan bir çocukla ilgili olan herkese uyarı
Çocuğun yanında bu konu kesinlikle konuşulmamalı yorumda bulunmamaya özen gösterilmelidir. Ayrıca boşanmayı çocukla ilişkilendirip bunun üzerinden prim yapılmamalıdır. ( örn. Sen uslu dur bak durmadığın için annen gitti böyle yaparsan baban da gider ) veya ( baban gitti bak annen burada) gibi cümlelerle çocuğu teselli etmiyor terk edilmiş hissetmesine sebep olursunuz.
Boşanma olayı, kuşkusuz çocukları etkiler, ancak çocuklar olayın kendisinden çok, oluş biçimden, süreç içerisinde yaşananlardan etkilenirler. Çocuklara bir şeyi anlatmanın bin çeşit yolu vardır. Önemli olan çocuğumuz için doğru olan yolu bulabilmektir.
Uzm. Kln. Psk. Çağla Ulaş