Milli gururumuz Sümeyye Boyacı
Eskişehir’in milli gururu, Paralimpik milli yüzücü Sümeyye Boyacı, ABD'de düzenlenen Dünya Serisi'nde 50 metre sırtüstünde altın madalya kazanarak başarılarına bir yenisini daha ekledi. Sümeyye Boyacı, Türkiye’yi Amerika’da temsil eden tek sporcu olarak, tüm dikkatleri yine üzerinde topladı. Milli sporcu, Amerika dönüşü Follow Magazin’e verdiği röportajda şampiyonluğa uzanan serüveninden, başarı sırlarından ve hedeflerinden bahsetti. Sponsorlarının destekleri ile Amerika’ya giden ve 19 ülkeden 160 sporcu ile mücadele ederek altın madalya sahibi olan Boyacı’nın gözü ise şimdi dünya ve olimpiyat şampiyonluğunda…
Engel bedende değil, kalptedir.
Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz, Avrupa şampiyonluğuna uzanan hikâyeniz nasıl başladı?
5 Şubat 2003 tarihinde Eskişehir’de kollarım olmadan dünyaya geldim. 5,5 yaşlarında ailem fiziki şartlarımdan dolayı benim için en uygun sporun yüzme olacağını düşünüp, beni yüzme sporuna yönlendirdi. Çiğdem Abaza’nın eğitmenliği ile 12 saatte yüzmeyi öğrendim. 11 yaşımda iken şimdiki antrenörüm Mehmet Bayrak’la tanıştık ve birlikte Türkiye şampiyonalarına katılmaya başladık. 12 yaşında milli sporcu oldum ve gittiğim tüm uluslararası yarışlarda hep iyi derecelerle döndüm. Hobi amaçlı başladığım yüzme hayatım Avrupa şampiyonluğuna kadar uzandı.
İki kolunuzun olmaması başarılarınızı ve şampiyon olmanızı engellemedi. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evet, iki kolum yok ve sağ bacağım diğerine göre 9 cm daha kısa. Ben kendimi engelli olarak görmüyorum, hiçbir zaman görmedim. Bana göre “Engel bedende değil ruhtadır, kalptedir." Eğer vicdanınız varsa hiç bir şekilde engeliniz yok, demektir.
Aileniz ve antrenörlerinizin başarılarınızdaki payı sizce nedir?
Büyük başarılar büyük emek ister. Hayatımdaki tüm başarılar aslında bir ekip işiydi. Ailemin 5 yaşından beri beni doğru şekilde yönlendirerek, istikrarlı bir şekilde beni bu yolda devam ettirmesi, antrenörümün izin günlerinde bile bana zaman ayırıp antrenman yaptırması, bu büyük başarıdaki ince ama önemli ayrıntılardır.
Büyük başarılar büyük emek ister.
2018 Avrupa Paralimpik Şampiyonası’nda dünya şampiyonu oldunuz. Son olarak ABD'de düzenlenen Dünya Serisi'nde 50 metre sırtüstünde altın madalya kazanarak oldukça önemli bir başarı elde ettiniz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Avrupa şampiyonluğu bizim için sürpriz olmadı, çünkü çok çalışmıştık ve Allah emeklerimizi boşa çıkarmadı. ABD’deki yarışa gelince; Ana sponsorum Bursa Kebap Evi’nin ve ulaşım sponsorum THY’nin destekleriyle gittim. Bu yılki dünya şampiyonasına hazırlanabilmem için çok önemli bir yarıştı. Türkiye'den katılan tek sporcuydum, bu benim için güzel bir tecrübeydi.
Milli formayı taşımak ve ülkemizi temsil etmek size ne tür duygular hissettiriyor?
Öncelikle çok gurur verici. Bazen antrenmanlar çok yorucu geçiyor. Şu an 9. Sınıf öğrencisiyim. Eğitim ve spor hayatını bir arada yürütmek çok zor ama yılsonunda iyi bir karne almak ve şampiyonalarda ülkemi en iyi şekilde temsil edip İstiklal Marşımız’ı okutmak yaşadığım tüm bu zorlukları unutturuyor bana.
Yetenekleriniz yüzmeyle sınırlı değil. 4,5 yaşından beri resim yapıyorsunuz, bir ebru sergisi de açtınız. Çizim yapıp, elbise de dikiyorsunuz. Bu alanlardan herhangi biriyle ilgili hedefleriniz var mı?
Yüzme dışındakilerin hepsini hobi amaçlı yapıyorum. Asıl hedefim yüzme alanında başarı sağlayabilmek, bunu da başardığımı düşünüyorum.
Kariyer anlamında gelecek hedefleriniz nelerdir?
En yakın hedefim bu yıl Eylül ayında Londra’da yapılacak olan Paralimpik Dünya Şampiyonası’nda Dünya Şampiyonu olmak. Daha sonra 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda Olimpiyat Şampiyonu olarak İstiklal Marşımızı okutmak, akademik olarak da ileride iyi bir psikolog olmak.
Atatürk'ün de dediği gibi ‘Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır’
Çok genç yaşta büyük başarılara imza attınız ve birçok kişiye ilham kaynağı oldunuz. Peki, sizin ilham aldığınız kişiler kimlerdir?
Benim özellikle ilham aldığım birisi yok ama çevremdeki başarılı insanların iyi bulduğum özelliklerini örnek alıp, kendi hayatımda uyguluyorum. En çok da ne iş yaparsa yapsın işini en iyi şekilde yapan insanların bu özellikleri bana çok ilham veriyor. Atatürk'ün de dediği gibi "Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır." Bu söze sonuna kadar katılıyorum.
Sosyal yaşama katılamayan engelli bireyler için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Artık günümüz Türkiye’sinde engelli bireylerin sosyal hayata katılmaması için sebep yok. Birçok şey eskiye göre çok daha iyi durumda. Belediyelerin, valiliklerin ve STK’larin bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Bu hizmetlere ulaşmak birazda engellilerin kendi elinde. Özellikle ben bir engelli olarak Eskişehir’de yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Hiçbir başarı durup dururken gelip sizi bulmuyor; engelli veya sağlıklı her işin başı yürekten istemek ve sabırla çok çalışmaktır. Sonrasında başarı kendiliğinden geliyor zaten.
Röportaj: Esra Güneş