Sağlık sektörünün kadın kahramanlarından Naz Arslan

Pandemi sürecinin en başından beri sağlık çalışanlarının tüm riskleri üzerine alarak yaptığı mücadele yadsınamaz. Salgın hastalık sürecinde eczacıların ne kadar önemli bir rol üstlendiğini ve eczacılık mesleğinin gücünü ve önemini bir kez daha anladık. Sürece uygun olması ve okurlarımızı bilgilendirmesi amacıyla Eskişehir’in genç ve başarılı eczacılarından Naz Arslan ile bir araya gelerek kariyer yolculuğunu ve ilk günden bu yana pandemi sürecinde yaşadıklarını konuştuk. Follow Magazin’e verdiği röportajda Türkiye’deki hekimlerin ve sağlık personelinin diğer ülkelere göre daha çok hasta bakmaya, zor şartlarda çalışmaya, koşturmaya, uykusuzluğa alışık olduğu için bu süreci daha profesyonel geçirdiğinden bahseden Arslan, bu dönemi henüz atlatmadığımızı ve önlemleri unutmamamız gerektiğinin altını çizdi.

SAĞLIK & SPOR 09.01.2021, 14:15 16.01.2021, 19:27
Sağlık sektörünün kadın kahramanlarından Naz Arslan

Dünya değişiyor ve ben bu değişimi sevgiyle kucaklıyorum.

Eczacılık Fakültesi’nden mezun olduktan sonraki süreçte yaşadıklarınızı ve Eskişehir’e geliş sürecinizi anlatır mısınız?

Eczacılık Fakültesi’ni Marmara Üniversitesi’nde okudum. Öğrenciliğim süresince İspanya Sevilla’da Erasmus yaptım ve bir süre orada yaşadım. Bu sırada Avrupa’nın çoğu ülkesini gezme fırsatım oldu. Bu deneyim hem mesleki hem de bireysel olarak farklı bir bakış açısı kattı bana. Öğrenciliğimde Sayın Eski Sağlık Bakanımız Eczacı Kazım Dinç ile bir yıl ilaç firmasında bizim deyimimizle sanayi stajı yapma fırsatım oldu. Kendisi bana işin tüm mutfağını öğretti. Onun sayesinde eczaneme giren her üründe neye dikkat etmem gerektiğini daha iyi biliyorum. 2013 yılında mezun oldum ve 1 sene annemin eczanesinde çalıştıktan sonra 2014 yılında kendi eczanemi açtım. Hâlen Eskişehir Batıkent mahallesinde kendi eczanemde eczacılığıma devam ediyorum.

Sağlık sektöründe sağlık çalışanı bir kadın olmanın sizce avantajları ve zorlukları nelerdir?

sektöründe X ve Y kromozomu ayrımı kesinlikle yoktur. Bizler danışan hastalarımızı sadece insan olarak görürüz, onlar da bizi. Kadın olmanın hiçbir zorluğunu yaşamadım ama avantajlarını yaşadığımı düşünüyorum. Toplumumuzda kadın daha anaç, şefkatli görülür her zaman. Bu yüzden kadın erkek tüm hastalarımın özel sorunlarını daha kolay anlattığını düşünüyorum.

Avrupa’nın çoğu ülkesini gezme fırsatı, bana hem mesleki hem de bireysel olarak farklı bir bakış açısı kattı.

Dünya çapında bir salgınla karşı karşıya kaldık. Covid 19 sürecinde eczacı olarak neler hissettiniz, eczanenizde kendinizi ve personelinizi korumak için aldığınız tedbirleri bizimle paylaşır mısınız?

İlk zamanlar çok zordu. Sabahları “Ben Eczacılık Yemini’ni bu günler için ettim iyi olmak zorundayım” duygusuyla kalkıp, bütün gün büyük bir enerji ile çalıştım. Geceleri taktığım maskenin verdiği boğaz acıları, yalancı ateşler ve acaba korkusuyla uyuyamama durumları yaşadım. Ben de korktum herkes gibi, bende zorlandım fakat sabahları eczane açılınca benden önemli bir sürü hastam vardı, kendimi unuttum. Şu anda eczane önüne şerit çektik, mesafe kuralımızla kapı önünden hizmet veriyoruz. Kapımız hiç kapanmıyor sürekli bir temiz hava akışı var. Artık alıştık bu sürece, fakat biz de tüm sağlık çalışanları gibi ruhen çok yorgunuz. Bazı insanların halen zorunlu önlemlere isyanı bizi yıpratıyor. Kişi genç olabilir, bu hastalığı sorunsuz atlatacağını düşünebilir fakat toplumda birçok kronik hastalığı olan, günlük hayatını yaşarken bile fiziken zorlanan birçok insan var. Onları düşünmemek, görmezden gelmek bencillik olur. Önlemleri unutmamalıyız. Daha sağlıklı günlerin bizlerle olması dileğiyle...

İş hayatı dışında kendinizi geliştirmek için neler yaparsınız?

Kendimi geliştirmek için homeopati ve aromaterapi eğitimleri aldım, eğitimler güncellendikçe bende devam ediyorum. Bir yandan Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde Fitoterapi yüksek lisansımı yapıyorum. Bizim mesleğimizde bilgiler çok çabuk değişiyor, yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor. Yabancı dilimin avantajını burada kullanıyor, yeni gelişmeleri yakinen takip ediyorum.

Pandemi sürecini diğer ülkelere göre iyi geçirdiğimizi düşünüyorum.

Özellikle pandemi dönemini de göz önüne alarak ülkemizdeki sağlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Eczacılık mesleğinin geleceği ile ilgili endişeleriniz ve çözüm önerileriniz nelerdir?

Pandemi sürecini diğer ülkelere göre iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. Benim kız kardeşim ve eşi dahiliye uzmanı. İkisi de bu süreçte İstanbul’da pandemi hekimliği yaptı. Yakinen yaşadıklarını biliyorum. Türkiye’deki hekimlerimiz, hemşirelerimiz, sağlık teknikerlerimiz diğer ülkelere göre daha çok hasta bakmaya, zor şartlarda çalışmaya, koşturmaya, uykusuzluğa fazlaca alışıklar. Bu yüzden bizim sağlık çalışanlarımız bu süreci daha profesyonel geçiriyor. Az imkanla çok şey yaptı herkes. Kendi mesleğimle ilgili bu süreçte yeni endişelerim oldu. Herkes sağlıkçı oldu bir anda ve çok yanlış öneriler çıktı sosyal medyada. Biz eczacılar bir yandan pandemi sürecinde ortaya çıkan bilgi kirliliğini temizlemeye çalışıyoruz. Adını ilk defa duyduğumuz bir X firması çıkıyor. Bir bloggerla anlaşıyor reklam yaptırıyor. 3 ay geçmeden ürün içindeki zararlı kimyasal ya da zararlı bitkisel içerikler fark ediliyor ve ürün yasaklanıyor. Ürünü internetten alan, kullanan kişilerin 3 gün sonra, 3 yıl sonra neler yaşayacağı bilinmiyor. Lütfen doktorunuzun önerisi olmadan, eczacınıza kullanımını sormadan ilaç, gıda takviyesi almayınız. Çoğu ilaç bitkilerden elde ediliyor bu yüzden bitkisel olan sağlıklı demek değildir, bunu unutmayınız.

Pandemi süreci size neler öğretti, bundan sonraki dönemde alacağınız tedbirler nelerdir?

Pandemi sürecinde herkes gibi benim de hayata bakış açım değişti, önceden üzüldüğüm, dert ettiğim konuların ne kadar gereksiz olduğunu fark ettim. Doğaya dönüş, kendimi dinleme, ruhumu bedenimi besleme sürecine girdim. Daha çok kitap ve müzik var hayatımda. Ev yemeği gibisi yok, kışlık domates ve sebzelerimi bile kendi ellerimle hazırladım. Sevdiklerimizle elimiz nereye değdi diye düşünmeden içilen bir fincan kahvenin tadı gibisi yokmuş. Alışveriş merkezinde yürüyen merdivende giderken elimizle tutunmak bile ne kadar farklıymış. Her şey o kadar değişti ki 1 yıl önce söyleseler güler geçerdim. Bundan sonra fiziksel olarak daha dikkatli yaşayacağım. Daha çok spor yapıp, yorulunca bol bol dinleneceğim. Ne kadar tempolu bir hayatım varmış öncesinde. Hayır demeyi, dinlenmeyi unutmayacağım artık. Ekonomik olarak da ülkece zor bir süreç yaşıyoruz. Ticaret yapan biri olarak daha tutumlu olmayı öğrendim. Her kadın gibi bazı alışverişlerin aslında ne kadar gereksiz olduğunu fark ettim. Dünya değişiyor ve ben bu değişimi sevgiyle kucaklıyorum. İsyan etmektense akışına bırakmak en mantıklı seçim olacaktır. Sevgiyle, sağlıkla kalmak dileğiyle...

Röportaj: Esra Güneş

Yorumlar (0)
Ayın Anketi Tümü
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
Yeni Yıl'da Hangi Kararları Alıyorsun?
10
açık